Tanrı’nın Işığının Umudu
Tanrı’ya olan sevgimizi arttırmaya ve komşumuzu sevmek için çaba göstermeye çalışırsak, sevindirici haberin ışığı bizi saracak ve yüceltecektir.
Aydınlığın Kapısı
Ofisimde Aydınlığın Kapısı adlı, çok değer verdiğim bir tablom var. Kopenhag, Danimarka’da ilk çadır kazığı başkanı olan Danimarkalı ressam arkadaşım Johan Benthin tarafından yapılmıştı.
Tablo, ışığın parlamakta olduğu açık bir kapısı olan karanlık bir odayı gösteriyor. İlginçtir ki kapıdan gelen ışık tüm odayı aydınlatmıyor, sadece kapının hemen önündeki alanı aydınlatıyor.
Bence bu tablodaki karanlık ve ışık hayatı temsil ediyor. Bazen sanki karanlıkla çevrilmişiz gibi hissetmek ölümlü varlıklar olarak içinde bulunduğumuz durumun parçasıdır. Sevdiğimiz bir kişiyi kaybetmiş olabiliriz; bir çocuk doğru yoldan çıkmış olabilir; bize can sıkıcı bir tıbbi teşhis konmuş olabilir; iş bulma konusunda zorluklar yaşıyor ve şüpheler ya da korkular nedeniyle sıkıntı çekiyor olabiliriz; yalnızlık çekiyor ya da sevilmediğimizi hissediyor olabiliriz.
Ama kendimizi mevcut şartlarımızın ortasında kaybolmuş hissetsek bile Tanrı, O’nun ışığının umudunu vaat eder; önümüzdeki yolu aydınlatmayı ve bize karanlıktan çıkış yolunu göstermeyi vaat eder.
Karanlıkla Dolu Bir Oda
Size karanlıkla dolu bir odada büyümüş bir kadından bahsetmek istiyorum; ona Jane adını vereceğim.
Jane üç yaşından beri defalarca dövüldü, aşağılandı ve ona kötü davranıldı. Tehdit edildi ve onunla alay edildi. Her sabah, bir sonraki güne kadar hayatta kalıp kalmayacağını bilemeden uyandı. Onu koruması gereken insanlar, ona işkence edenler ya da kötü muamelenin devam etmesine izin verenlerdi.
Jane, kendisini korumak amacıyla duygusuz olmayı öğrendi. Kurtuluş umudu olmadığından kendini bu korkunç gerçeğe karşı duygusuzlaştırdı. Onun dünyasında ışık yoktu, o yüzden karanlığa boyun eğmişti. Sadece sürekli ve amansız kötülükle olan bağlantıdan gelebilecek hissizlikle, her anın onun son anı olabileceği gerçeğini kabul etti.
Daha sonra 18 yaşındayken Jane, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ni keşfetti. İade edilmiş sevindirici haberin neşesi ve umudu yüreğine işledi ve vaftiz olma davetini kabul etti. Hayatında ilk defa, ışık onun yaşamına girdi ve önünde uzanan parlak bir yol gördü. Kendi dünyasının karanlığını terk etti ve ona kötü muamelede bulunan kişiden çok uzaktaki bir okula gitmeye karar verdi. En sonunda kendini karanlık ve kötülükle dolu bir çevreden kurtarılmış ve Kurtarıcı’nın tatlı huzurunun ve mucizevi şifasının keyfini çıkarmakta özgür hissetti.
Buna karşın, yıllar sonra ona kötü muamele eden kişi öldükten sonra, Jane tekrar küçüklüğündeki korkunç olaylar nedeniyle rahatsızdı. Derin üzüntü ve öfke, sevindirici haberde bulduğu harika ışığı yok etmek üzereydi. Eğer o karanlığın onu tüketmesine izin verirse eziyetçisinin son zafere ulaşacağını fark etti.
Danışmanlık ve tıbbi yardım arayışına girdi ve onun için iyileşmenin en iyi yolunun, karanlığın var olduğunu anlayıp kabul etmek ancak karanlıkta yaşamamak olduğunu anlamaya başladı. Çünkü şimdi ışığın da var olduğunu biliyordu ve ışık onun yaşamayı seçtiği yerdi.
Karanlık geçmişi göz önünde tutulursa, Jane kolayca intikamcı, kin dolu ve şiddete başvuran bir kişi haline gelebilirdi. Ama öyle olmadı. Öfke, acı ya da güvensizlik içerisinde tepki göstermeyi reddederek karanlığı yayma yönündeki kışkırtmaya direndi. Bunun yerine, Tanrı’nın yardımıyla iyileşebileceği umuduna sıkı sıkıya tutundu. Işık saçmayı ve yaşamını başkalarına yardım etmeye adamayı seçti. Bu karar onun geçmişi geride bırakmasını ve görkemli, parlak bir geleceğe adım atmasını sağladı.
Bir okul öğretmeni oldu ve bugün, onlarca yıl sonra, onun sevgisi yüzlerce çocuğun hayatını, onlara değerli olduklarını, önemli olduklarını bilmelerine yardım ederek etkiledi. Güçsüzlerin, mağdurların ve hayal kırıklığı yaşayanların yorulmaz savunucusu oldu. Etrafındaki herkesi desteklemektedir, kuvvetlendirmektedir ve onlara ilham vermektedir.
Jane iyileşmenin, karanlıktan uzaklaştığımızda ve daha parlak bir ışığın umuduna doğru yürüdüğümüzde geldiğini öğrendi. Bu sadece onun kendi yaşamını değiştirmesini değil ama aynı zamanda diğer birçok insanın hayatını sonsuza dek kutsamasını sağlayan imanın, umudun ve ilahi sevginin pratik uygulaması sayesinde oldu.
Işık, Işığa Bağlanır
Aranızda karanlığın üzerinize doğru geldiğini hissedenler olabilir. Kaygı, korku veya şüphe nedeniyle eziyet çekiyor olabilirsiniz. Sizler ve hepimiz için, harika ve kesin bir hakikati tekrarlıyorum: Tanrı’nın ışığı gerçektir. Hepimiz için mevcuttur! Her şeye hayat verir.1 En derin yaranın acısını hafifletme gücüne sahiptir. Ruhlarımızın yalnızlığı ve hastalığı için iyileştirici bir merhem olabilir. Umutsuzluğun izlerinde, daha parlak bir umudun tohumlarını ekebilir. Üzüntünün en derin vadilerini aydınlatabilir. Önümüzdeki yolu aydınlatabilir ve bize en karanlık gece boyunca yeni bir şafağın vaadine doğru yol gösterebilir.
Bu dünyaya gelen her insana ışık veren İsa Mesih’in Ruhu’dur.2
Bununla birlikte, ruhsal ışık birinin düğmeye basmasını bekleyerek sadece karanlıkta oturanlara nadiren gelir. Gözlerimizi Mesih’in Işığı’na açmak bir inanç hareketi gerektirir. Ruhsal ışık dünyevi gözlerle görülemez. İsa Mesih’in Kendisi şöyle öğretmiştir: “Ben karanlıkta parlayan ışığım ve karanlık bunu anlamaz.”3 Çünkü “doğal insan, Tanrı’nın Ruhu ile ilgili gerçekleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir, ruhça değerlendirildikleri için bunları anlayamaz.”4
Peki, gözlerimizi Tanrı’nın ışığının umuduna nasıl açarız?
İlk olarak, olduğunuz yerde başlayın.
Cennetteki Babamız’ın nimetlerini ve armağanlarını tatmak için mükemmel olmamıza gerek olmadığını bilmek harika değil mi? Tanrı’nın nimetlerini almak için bitiş çizgisini geçene kadar beklemek zorunda değiliz. Hatta ışığa doğru attığımız ilk adımlarla birlikte gökler açılmaya başlar ve cennetin kutsamaları üzerimize damlamaya başlar.
Başlamak için en mükemmel yer şu an tam olarak olduğunuz yerdir. Ne kadar niteliksiz olduğunuzu düşünmenizin ya da diğerlerinin ne kadar gerisinde olduğunuzu hissetmenizin bir önemi yok. Cennetteki Babanız’ı aramaya başladığınız o anda, tam o anda, O’nun ışığının umudu ruhunuzu uyandırmaya, canlandırmaya ve asilleştirmeye başlayacaktır.5 Karanlığın tamamı bir anda dağılmayabilir ama geceden sonra gün doğuşunun geleceği ne kadar kesinse, ışık da gelecektir.
İkinci olarak, yüreğinizi Rab’be çevirin.
Ruhunuzu dua ile yüceltin ve Cennetteki Babanız’a ne hissettiğinizi açıklayın. Kusurlarınızı kabullenin. Yüreğinizi dökün ve minnettarlığınızı ifade edin. O’na yüz yüze olduğunuz imtihanları açıklayın. O’ndan size kuvvet ve destek vermesini Mesih’in adıyla rica edin. Kulaklarınızın açılmasını ve böylece O’nun sesini duyabilmeyi dileyin. Gözlerinizin açılmasını ve böylece O’nun ışığını görebilmeyi dileyin.
Üçüncü olarak, ışıkta yürüyün.
Cennetteki Babanız hatalar yapacağınızı biliyor. Tökezleyeceğinizi, belki de birçok kez tökezleyeceğinizi biliyor. Bu, O’nu üzüyor ama O sizi seviyor. O sizin cesaretinizi kırmak istemiyor. Aksine, O sizin ayağa kalkmanızı ve olmaya tasarlanmış olduğunuz kişi olmanızı istiyor.
Bu amaçla O, Oğlu’nu bu dünyaya yolu aydınlatması ve yolumuza yerleştirilmiş engelleri güvenli bir şekilde nasıl aşacağımızı göstermesi için göndermiştir. Bize öğrencinin yolunu öğreten sevindirici haberi vermiştir. Bize O’nun Sevgili Oğlu’nun, Kurtarıcımız’ın adımlarını takip ederek O’nun ışığında yürümek için bilmemiz, yapmamız ve olmamız gereken şeyleri öğretir.
Işık Karanlığın Üstesinden Gelir
Evet, hatalar yapacağız.
Evet, sendeleyeceğiz.
Ama Tanrı’ya olan sevgimizi arttırmaya ve komşumuzu sevmek için çaba göstermeye çalışırsak, sevindirici haberin ışığı bizi saracak ve yüceltecektir. Karanlık kesinlikle azalacaktır çünkü o ışığın mevcudiyetinde var olamaz. Biz Tanrı’ya yaklaştıkça, O da bize yaklaşacaktır.6 Ve gün geçtikçe, Tanrı’nın ışığının umudu içimizde büyüyecektir, “o mükemmel güne kadar daha da parlayarak.”7
Karanlıkta yürüdüğünü hisseden herkese sesleniyorum. Sizleri insanlığın Kurtarıcısı tarafından dile getirilen şu kesin vaade güvenmeye davet ediyorum: “Ben dünyanın ışığıyım: Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.”8
Afrika’da Bir Işık
Birkaç yıl önce, karım Harriet ve ben bu vaadin gerçekleştiğini gördüğümüz bir tecrübe yaşadık. Batı Afrika’da, Kilise’nin büyümekte olduğu ve Son Zaman Azizleri’nin çok hoş oldukları dünyanın güzel bir bölgesindeydik. Ne var ki, Batı Afrika’da aynı zamanda birçok sorun var. Özellikle, gördüğüm fakirlik nedeniyle üzüldüm. Şehirlerde işsizlik oranı yüksek ve aileler günlük ihtiyaçlarını ve güvenliklerini sağlamakta çoğu zaman zorluk çekiyorlar. Kilise’deki değerli üyelerimizin çoğunun böylesi bir mahrumiyet içinde yaşadıklarını görmek yüreğimi incitti. Ama aynı zamanda, bu iyi üyelerin ağır yüklerini hafifletmek için birbirlerine yardım ettiklerini öğrendim.
Büyük bir şehrin yakınındaki kiliselerimizden birine nihayet vardık. Ama karanlıkla boğuşan ve onun içine çekilmiş insanlar bulmak yerine, ışık saçan sevinçli insanlarla karşılaştık! Sevindirici haber için hissettikleri mutluluk herkesi etkileyecek boyuttaydı ve ruhlarımızı coşturdu. Bize gösterdikleri sevgi bizi mütevazı kıldı. Gülümsemeleri samimi ve bulaşıcıydı.
Yeryüzünde daha mutlu insanların olup olmadığını o zaman merak ettiğimi hatırlıyorum. Bu sevgili Azizler zorluklar ve imtihanlarla kuşatılmış olsalar da ışıkla doluydular!
Toplantı başladı ve ben konuşmaya başladım. Ama kısa bir süre sonra binanın elektriği kesildi ve tamamen karanlıkta kaldık.
Kısa bir süre topluluktan kimseyi dosdoğru göremedim ama Azizlerimizin parlak ve güzel gülümsemelerini görebiliyor ve hissedebiliyordum. Bu harika insanlarla olmayı ne kadar da seviyordum!
İbadet salonundaki karanlık devam etti ve bunun üzerine ben de karımın yanına oturdum ve elektrik probleminin tamir edilmesini bekledim. Biz beklerken, harikulade bir şey oldu.
Birkaç kişi İade Ediliş ilahilerinden birini söylemeye başladı. Arkasından başkaları da katıldı. Sonrasında birkaç kişi daha. Kısa bir süre içinde, tatlı ve çok kuvvetli seslerden oluşan bir koro ibadet salonunu doldurdu.
Kilise’nin bu üyelerinin ilahi kitaplarına ihtiyaçları yoktu; söyledikleri her ilahinin her kelimesini biliyorlardı. Ve ruhuma dokunan bir enerji ve ruhla peş peşe şarkılar söylediler.
Sonunda, ışıklar tekrar yandı ve odayı ışıkla doldurdu. Harriet ve ben birbirimize baktık, yanaklarımızdan gözyaşları süzülüyordu.
Büyük karanlığın ortasında, bu güzel harika Azizler, Kilise binasını ve ruhlarımızı ışıkla doldurmuşlardı.
Bizim için son derece dokunaklı bir andı; Harriet ve benim asla unutamayacağımız bir an.
Işığa Gelin
Evet, zaman zaman hayatımız karanlığa dokunmuş hatta ona sarılmış olarak görünebilir. Bazen bizi kuşatan gece, zalim, cesaret kırıcı ve korkutucu gözükecektir.
Yüreğim, bazılarınızın yaşadığı birçok üzüntüden dolayı, başınızdan geçen acılarla dolu yalnızlık ve insanı bıktıran kaygılar nedeniyle üzüntü içerisinde.
Buna rağmen, yaşayan umudumuzun Mesih İsa’da olduğuna tanıklık ederim! O, ilahi aydınlığın gerçek, pak ve güçlü kapısıdır.
Mesih’in sayesinde, karanlığın başarılı olamayacağına tanıklık ederim. Karanlık, Mesih’in ışığına karşı zafer kazanamayacaktır.
Karanlığın, yaşayan Tanrı’nın Oğlu’nun parlak ışığının huzurunda duramayacağına tanıklık ederim.
Her birinizi, yüreğinizi O’na açmaya davet ediyorum. Kutsal yazıları araştırarak ve dua ederek O’nu arayın. O’nun Kilisesi’ne, hatta İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne gelin. O’nun ve O’nun sevindirici haberi hakkında öğrenin, etkin olarak katılım gösterin, birbirinize yardım edin ve Tanrı’ya sevinerek hizmet edin.
Erkek ve kız kardeşlerim, en karanlık geceden sonra bile, dünyanın Kurtarıcısı, sizi kesinlikle içinizde yavaş yavaş, tatlı ve parlak bir şekilde yükselecek şafak yönlendirecektir.
Tanrı’nın ışığının umuduna doğru yürüdükçe, “içinde hiç karanlık olmayan”9 sevgi dolu bir Cennetteki Baba’nın şefkatini, sevgisini ve iyiliğini keşfedeceksiniz. Buna İsa Mesih’in kutsal adıyla tanıklık ederim, amin.