Genel Konferans
Bütün Yüreğinizle O’nu Arayın
Ekim 2024 genel konferansı


12:3

Bütün Yüreğinizle O’nu Arayın

Eğer İsa Mesih Tanrı’yla iletişim kurmak ve O’nun tarafından güçlendirilmek için sakin bir zaman aradıysa, bizim de aynısını yapmamız akıllıca olacaktır.

Birkaç yıl önce eşim ve ben Tokyo, Japonya’da görev bölgesi liderleri olarak hizmet ettik. O zamanlar Yaşlı Russell M. Nelson’ın [bir havari olarak] görev bölgemizi ziyareti sırasında, bir görevli kendisine insanlar onları dinleyemeyecek kadar meşgul olduğunu söylediğinde nasıl cevap vermeleri gerektiğini sordu. Yaşlı Nelson biraz tereddüt ederek şöyle dedi: “Öğle yemeği yiyemeyecek kadar meşgul olup olmadıklarını sorardım; sonra da onlara hem bedenleri hem de ruhları olduğunu ve eğer beslenmezlerse bedenlerinin öleceği gibi, Tanrı’nın iyi sözüyle beslenmezlerse ruhlarının da öleceğini öğretirdim.”

Japonca’da “meşgul” anlamına gelen isogashii kelimesinin iki sembollü bir karakterden () oluşması ilginçtir; Soldaki “kalp” veya “ruh,” sağdaki ise “ölüm” anlamına gelir; bu belki de Başkan Nelson’ın öğrettiği gibi, ruhlarımızı besleyemeyecek kadar meşgul olmanın bizi ruhsal olarak ölüme götürebileceğini düşündürebilir.

Rab, dikkat dağıtıcı ve kargaşa içindeki bu hızlı tempolu dünyada, O’na özel zaman ayırmanın günümüzün en büyük zorluklarından biri olacağını biliyordu. Peygamber Yeşaya aracılığıyla konuşarak, içinde yaşadığımız çalkantılı günlere benzetilebilecek şu öğüt ve uyarı sözlerini verdi:

“Bana dönün, huzur bulun, kurtulursunuz. [Sessizlik içinde], bana güvenin, güçlü olursunuz. Ama bunu yapmak istemiyorsunuz.

‘Hayır, atlara binip kaçarız’ diyorsunuz, bu yüzden kaçmak zorunda kalacaksınız. ‘Hızlı atlara bineriz’ diyorsunuz; bu yüzden sizi kovalayanlar da hızlı olacak.”

Başka bir deyişle, kurtuluşumuz sık sık O’na dönmemize ve dünyanın kaygılarından uzaklaşıp dinlenmemize huzur bulmamıza bağlı olsa da, biz bunu yapmayız. Ve her ne kadar güvenimiz, Rab’le birlikte oturup meditasyon yaptığımız ve derin düşüncelere daldığımız sessiz zamanlarda gelişen bir güçten gelecek olsa da, bunu yapmayız. Neden yapmayız? Çünkü, “Hayır, başka şeylerle meşgul oluyoruz” diyoruz, tabiri caizse atlarımıza binip kaçıyoruz. Bu nedenle, Tanrı’dan giderek daha da uzaklaşacağız; daha da hızlı gitmekte ısrar edeceğiz; ve biz ne kadar hızlı gidersek, şeytan da peşimizden o kadar hızlı gelecektir.

Belki de bu nedenle, Başkan Nelson “her gün” hayatımızda Rab’be zaman ayırmamız için bize defalarca yalvarmıştır. Bize, “sessiz zaman kutsal zamandır, yani kişisel vahiye olanak tanıyan ve huzur aşılayan zamandır” diye hatırlatır. Fakat Rab’bin sakin sesini duymak için “siz de sakin olmalısınız” diye öğüt verdi.

Bununla birlikte, sakin olmak Rab’be zaman ayırmaktan daha fazlasını gerektirir; kuşkulu ve korku dolu düşüncelerimizi bırakıp yüreklerimizi ve zihinlerimizi O’na odaklamayı gerektirir. Yaşlı David A. Bednar şöyle öğretti, “Rab’bin‘sakin olun’ öğüdü, sadece konuşmamak ya da hareket etmemekten çok daha fazlasını [gerektirir].” Sakin olmak, … “Kurtarıcı’ya daima odaklanmamızı hatırlatmanın bir yolu olacaktır” diye öneride bulunmuştur.

Sakin olmak bir iman eylemidir ve çaba gerektirir. Lectures on Faith [İman Üzerine Dersler] şöyle bildirir, “Bir insan imanla çalıştığında zihinsel çaba göstererek çalışır.” Başkan Nelson şöyle dedi: “Odak noktamız, Kurtarıcı’ya ve O’nun sevindirici haberine sabitlenmelidir. Her düşüncede O’na bakmaya çalışmak zihinsel olarak titizlik gerektirir. Ancak bunu yaptığımızda, şüphelerimiz ve korkularımız kaçıp gider.” Başkan David O. McKay zihnimizi odaklamamız gerektiğinden bahsederken şöyle dedi: “Adanmışlık ilkesi olan meditasyonun önemine çok az dikkat ettiğimizi düşünüyorum. … Meditasyon … içinden geçerek Rab’bin huzuruna vardığımız en kutsal kapılardan biridir.”

Japonca’da mui diye bir kelime var ki bu benim için sakin olmanın ne anlama geldiğini daha inanç dolu, daha çok düşüncelere dalma duygusu olarak ifade eder. İki karakterden oluşur (無為). Soldaki karakter “hiçbir şey” veya “hiçlik” anlamına gelirken, sağdaki karakter “yapmak” anlamına gelir. Birlikte “yapmamak” anlamına gelirler. Kelimesi kelimesine ele alındığında, bu kelime “hiçbir şey yapmamak” anlamına gelecek şekilde yanlış yorumlanabilir; aynı şekilde “sakin olmak” da “konuşmamak veya hareket etmemek” olarak yanlış yorumlanabilir. Fakat “sakin olmak” ifadesi gibi bunun da daha yüce bir anlamı vardır; benim için bu, yavaşlamam ve daha büyük bir ruhsal farkındalıkla yaşamam gerektiğini hatırlatan bir ifadedir.

Kuzey Asya Alan Başkanlığı’nda Yaşlı Takashi Wada ile birlikte hizmet ederken, eşi Kızkardeş Naomi Wada’nın başarılı bir Japon hattatı olduğunu öğrendim. Kızkardeş Wada’ya benim için mui kelimesinin Japonca karakterlerini çizip çizemeyeceğini sordum. Sakin olmayı ve Kurtarıcı’ya odaklanmayı hatırlatması için bu kaligrafiyi duvarıma asmak istiyordum. Basit gibi görünen bu isteği hemen kabul etmemesine şaşırdım.

Ertesi gün, onun tereddütünü muhtemelen yanlış anladığımı bilen Yaşlı Wada, bu karakterleri yazmanın ciddi bir emek gerektirdiğini açıkladı. Anlamını ruhunun derinliklerinde kavrayana ve fırçasının her bir darbesiyle bu yürekten izlenimleri ifade edene kadar, kavram ve karakterler üzerinde derinlemesine düşünmesi ve meditasyon yapması gerekiyordu. Ondan bu kadar zorlu bir şeyi yapmasını bu kadar rahat bir şekilde istediğim için utanmıştım. Kendisinden cehaletim için özürlerimi iletmesini ve isteğimi geri çektiğimi ona bildirmesini rica ettim.

Gözetmen Budge’ın ofisindeki Japonca karakterler.

Japonya’dan ayrılırken Kızkardeş Wada, kendisinden talep edilmeksizin mui kelimesinin Japonca karakterlerini içeren bu güzel kaligrafiyi bana hediye ettiğinde yaşadığım şaşkınlığı ve minnettarlığı tahmin edebilirsiniz. Şimdi ofisimin duvarında belirgin bir şekilde asılı duruyor ve bana sakin olmam ve her gün bütün kalbimle, gücümle, aklımla ve kuvvetimle Rab’bi aramam gerektiğini hatırlatıyor. Bu özverili davranışıyla mui ya da sakinliğin anlamını kelimelerin anlatamayacağı kadar iyi yakalamıştı. Karakterleri düşüncesizce ve öylesine çizmek yerine, kaligrafisine kalbinin tüm amacıyla ve gerçek bir niyetle yaklaşmıştı.

Benzer şekilde, Tanrı da O’nunla geçirdiğimiz zamana aynı içten bağlılıkla yaklaşmamızı ister. Bunu yaptığımızda, ibadetimiz O’na olan sevgimizin bir ifadesi haline gelir.

O’nunla iletişim kurmamızı özlemle bekler. Bir keresinde, Birinci Başkanlık ile yapılan bir toplantıda açılış duası ettikten sonra Başkan Nelson bana döndü ve şöyle dedi: “Siz dua ederken, yoğun programlarımızdan zaman ayırıp Tanrı’yı takdir ettiğimizde O’nun buna ne kadar çok değer verdiğini düşündüm.” Bu hatırlatma, Cennetteki Baba ile iletişim kurmak için ara verdiğimizde bunun Rab için ne kadar önemli olduğunu gösteren basit ama güçlü bir hatırlatmaydı.

Her ne kadar dikkatimizi çekmek istese de, O’na gelmemiz için bizi zorlamayacaktır. Dirilmiş olan Rab Nefililer’e şöyle dedi: “Civcivlerini toplayan bir tavuk gibi sizleri toplamak istedim, ama siz istemediniz.” Bunu, bugün bizim için de geçerli olan şu umut dolu davet izledi: “Yürekten tövbe eder ve bana dönersen, civcivlerini kanatları altına toplayan bir tavuk gibi seni [sık sık] toplayacağım.”

İsa Mesih’in sevindirici haberi, bize sık sık O’na dönmemiz için fırsatlar sunar. Bu fırsatlar arasında günlük dualar, kutsal yazı çalışmaları, Rab’bin sofrası kutsal töreni, Şabat günü ve tapınak ibadeti yer alır. Eğer bu kutsal fırsatları yapılacaklar listemizden çıkarıp “yapılmayacaklar” listemize koyarsak, yani onlara Kızkardeş Wada’nın kaligrafisine yaklaştığı aynı dikkat ve odaklanma ile yaklaşırsak nasıl olur?

“Bunun için zamanım yok” diye düşünüyor olabilirsiniz. Ben de sık sık aynı şeyi hissettim. Fakat belki de ihtiyaç duyulan şeyin daha fazla zaman değil, zaten Tanrı’ya ayırdığımız zamanlarda daha fazla O’nun farkında olmak ve O’na odaklanmak olduğunu söylemek isterim.

Örneğin, dua ederken konuşmaya daha az zaman ayırsak ve sadece Tanrı’yla birlikte olmaya daha çok zaman ayırsak; konuşurken de şükran ve sevgimizi daha içten ve özel bir şekilde ifade etsek nasıl olur?

Başkan Nelson kutsal yazıları sadece okumakla kalmamamızı, onların tadını çıkarmamızı da öğütledi. Daha az okuyup daha çok tadını çıkarsaydık ne fark ederdi?

Zihinlerimizi Rab’bin sofrasından yiyip içmeye hazırlamak için daha fazlasını yapsak ve bu kutsal tören sırasında İsa Mesih’in Kefareti’nin getirdiği nimetler üzerinde sevinçle düşünsek nasıl olur?

İbranice’de “dinlenme” [ve huzur] anlamına gelen Şabat Günü’nde, diğer kaygılarımızdan uzaklaşarak dinlenmek, Rab’le sessizce oturmak ve O’na olan bağlılığımızı göstermek için zaman ayırsak nasıl olur?

Tapınak ibadetlerimiz sırasında, dikkatimizi vermek için daha disiplinli bir çaba göstersek ya da göksel odada sessizce düşünmek için biraz daha uzun süre kalsak nasıl olur?

Odağımız daha az yapmaya, daha çok Cennetteki Baba ve İsa Mesih ile olan antlaşma bağlantımızı güçlendirmeye yöneldiğinde, bu kutsal anların her birinin zenginleşeceğine ve kişisel hayatlarımızda ihtiyaç duyduğumuz rehberliği alacağımıza tanıklık ederim. Bizler de Luka’da geçen hikayedeki Marta gibi “çoğu zaman kaygılanıp telaşlanırız.” Fakat, her gün Rab ile iletişim kurduğumuzda, O en çok neyin gerekli olduğunu bilmemize yardım edecektir.

Kurtarıcı bile sakinleşmek için hizmetinden zaman ayırdı. Kutsal yazılar, Rab’bin Baba’ya dua etmek için ıssız bir yere, bir dağa, bozkıra, çöle ya da “biraz uzağa” gittiği örneklerle doludur. Eğer İsa Mesih Tanrı’yla iletişim kurmak ve O’nun tarafından güçlendirilmek için sakin bir zaman aradıysa, bizim de aynısını yapmamız akıllıca olacaktır.

Kalplerimizi ve zihinlerimizi Cennetteki Baba’ya ve İsa Mesih’e odaklayıp Kutsal Ruh’un sakin yumuşak sesini dinledikçe, en çok neye ihtiyacımız olduğu konusunda daha fazla netliğe sahip olacak, daha derin bir şefkat geliştirecek ve O’nda huzur ve güç bulacağız. Paradoksal olarak, Tanrı’nın kurtuluş ve yüceliş işini hızlandırmasına yardımcı olmak yavaşlamamızı gerektirebilir. Her zaman hareket halinde olmak hayatımızdaki kargaşayı artırabilir ve bizi aradığımız huzurdan mahrum bırakabilir.

Tanıklık ederim ki, yüreğimizin tüm amacıyla, Rab’be sık sık döndüğümüzde, sakinlik ve güven içinde O’nu tanıyacağız ve O’nun bizim için olan sonsuz, antlaşma dahilinde sevgisini hissedeceğiz.

Rab şöyle vaat etti:

“Bana yaklaşın ve ben size yaklaşacağım; beni gayretle arayın ve beni bulacaksınız.”

“Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız.”

Bu vaadin doğru olduğuna tanıklık ederim. İsa Mesih’in adıyla, amin.

Kaynaklar

  1. Bkz. Eter 2:14–15.

  2. Yeşaya 30:15–16; vurgu eklendi.

  3. 2. Nefi 10:24, bizi kendi irademizi Tanrı’nın iradesiyle (re-con-cile) uzlaştırmaya davet eder. “Re” tekrar demektir, “con” ile demektir ve “cile” bir sandalye veya tahttır. İrademizi Tanrı’nınkiyle (reconcile) uzlaştırmak, kelimenin tam anlamıyla Tanrı’yla yeniden oturmak anlamına gelebilir.

  4. Russell M. Nelson, “Make Time for the Lord,” Liyahona, Kasım 2021, 120.

  5. Russell M. Nelson, “What We Are Learning and Will Never Forget,” Liyahona, Mayıs 2021, 80.

  6. Russell M. Nelson, “Öğrendiğimiz ve Asla Unutmayacağımız Şeyler,” 80.

  7. David A. Bednar, “Sakin Olun ve Bilin ki Tanrı Benim,” Liyahona, Mayıs 2024, 28.

  8. Bkz. İbraniler 11:6.

  9. Lectures on Faith (1985), 72.

  10. Russell M. Nelson, “Drawing the Power of Jesus Christ into Our Lives,” Liyahona, Mayıs 2017, 41.

  11. David O. McKay, “Consciousness of God: Supreme Goal of Life,” Improvement Era, Haziran 1967, 80.

  12. Bkz. Öğreti ve Antlaşmalar 4:2.

  13. Bkz. Mosiya 7:33; Eter 2:14.

  14. “Sağlıklı ve işlevsel bir kalp, her birimizin sağlığı ve esenliği için hayati önem taşır. Fakat İsa Mesih’in bir hizmetkarı ve şahidi olarak öğrendiğim şey, sağlıklı bir fiziksel kalp mücadelemizin sadece yarısıdır. Tanrı’yı tüm kalbimizle sevme emrini ciddiye alıyorum, çünkü O’nu sevmek bizi canlı tutar” (Russell M. Nelson, The Heart of the Matter: What 100 Years of Living Have Taught Me [2023], 8; vurgu eklendi).

  15. Bkz. Mezmurlar 14:2; Vahiy 3:20.

  16. 3. Nefi 10:5; vurgu eklendi.

  17. Yaşlı Dale G. Renlund şöyle öğretti: “Davranışlarımızı değiştirmek ve ‘doğru yola’ dönmek tövbenin bir parçasıdır, ama sadece bir parçasıdır. Gerçek tövbe aynı zamanda kalbimizin ve irademizin Tanrı’ya dönmesini ve günahtan vazgeçmeyi de içerir” (“Repentance: A Joyful Choice,” Liyahona, Kasım 2016, 121; vurgu eklendi).

  18. 3. Nefi 10:6; vurgu eklendi.

  19. Yaşlı Neal A. Maxwell şöyle öğretti: “Artan adanmışlık, daha fazla saat Kilise çalışma talebinden çok, bunun gerçekten kimin işi olduğu konusunda daha fazla farkındalıktır!” (“Settle This in Your Hearts,” Ensign, Kasım 1992, 67).

  20. Dualarının zaman içinde nasıl geliştiğini yorumlayan Desmond Tutu şunları söyledi: “Sanırım [ben] sadece orada bulunarak büyümeye çalışıyorum. Tıpkı kışın bir ateşin önünde oturduğunuzda olduğu gibi, sadece ateşin önünde oturursunuz. Akıllı olmanıza veya başka bir şeye gerek kalmaz. Ateş sizi ısıtır” (“Desmond Tutu, Insisting We Are ‘Made for Goodness’” [NPR interview by Renee Montagne, Mart 11, 2010], npr.org).

  21. Bkz. Russell M. Nelson, “Göksel Düşünün!,” Liyahona, Kasım 2023, 117-19.

  22. Bkz. Russell M. Nelson, “Living by Scriptural Guidance,” Liyahona, Kasım 2001, 19-22; ayrıca bkz. Russell M. Nelson, “The Answer Is Always Jesus Christ,” Liyahona, Mayıs 2023, 127–28.

  23. Bkz. 3. Nefi 17:3. Başkan David O. McKay şöyle bildirdi:

    “Rab’bin sofrasının dağıtımı için ayrılan kısa sürenin, bu tür meditasyon için sahip olduğumuz en iyi fırsatlardan biri olduğuna inanıyorum ve bu kutsal süre boyunca dikkatimizi bu kutsal törenin amacından uzaklaştıracak hiçbir şey olmamalıdır. …

    “Bu kutsal törenin daha büyük bir saygıyla, daha mükemmel bir düzen içerisinde kuşatılmasını; Tanrı’nın evine gelen herkesin Tanrı’nın iyiliği üzerine düşünmesini ve bu iyiliğe duyduğu minnettarlığı sessizce ve dua ederek ifade etmesini kesinlikle tavsiye ederim. … Rab’bin sofrası saati, ibadet eden kişinin en azından kendi içinde Tanrı’sıyla iletişim kurmasının mümkün olduğunu anlamaya çalıştığı günün bir tecrübesi olsun” (“Consciousness of God: Supreme Goal of Life,” Improvement Era, Haziran 1967, 80–81).

  24. Bkz. Öğreti ve Antlaşmalar 59:10.

  25. “Tapınak tavsiye belgenizi, pişmanlık duyan bir yürek ve arayışta olan bir zihin ile Rab’bin bilgi evine getirdiğinizde, O size öğretecektir” (Russell M. Nelson, “The Temple and Your Spiritual Foundation,” Liyahona, Kasım 2021, 95).

  26. “Hayatınızda O’na her gün zaman ayırırsanız, O da sizi kişisel hayatınızda yönlendirecek ve size rehberlik edecektir” (Russell M. Nelson, “Make Time for the Lord,” 121).

  27. Bkz. Luka 10:40–42.

  28. 3. Nefi 19:19; ayrıca bkz. Joseph Smith Tercümesi, Matta 4:1 (Matta 4:1, dipnot a); Matta 5:1; 14:13, 23; Markos 1:35; 6:46; Luka 5:16; 6:12.

  29. Bkz. 3. Nefi 21:29.

  30. Öğreti ve Antlaşmalar 88:63.

  31. Yeremya 29:13; ayrıca bkz. Mezmurlar 3:25.