2010–2019
Emirleri Yerine Getirin
Ekim 2015


14:24

Emirleri Yerine Getirin

Bizi yaratan ve bizi kusursuz bir biçimde seven Tanrı, mümkün olan en büyük mutluluğa erişebilmemiz için yaşamlarımızı nasıl sürdürmemiz gerektiğini tam anlamıyla bilir.

Sevgili kardeşlerim, bir kez daha sizlerle birlikte olmak çok güzel. Bu akşam dinlediğimiz sözler bizlere ilham verdi. Söyleyeceğim sözlerde bana da rehberlik edilmesi için dua ediyorum.

Sizlere bu akşamki mesajım açıktır. Mesajım şudur: Emirleri Yerine Getirin.

Tanrı’nın emirleri bizi hüsrana uğratmak veya mutluluğumuza engel olmak için verilmemiştir. Tam tersi söz konusudur. Bizi yaratan ve bizi kusursuz bir biçimde seven Tanrı, mümkün olan en büyük mutluluğa erişebilmemiz için yaşamlarımızı nasıl sürdürmemiz gerektiğini tam anlamıyla bilir. Tanrı bize talimatlar vermiştir ki, onlara uyduğumuz takdirde, bu talimatlar bize genelde tehlikeli olan bu ölümlü yolculuk sırasında destek olacaktır. İyi bildiğimiz bir ilahinin şu sözlerini hatırlarız: “Emirleri yerine getirin! Güvenlik bundadır; huzur bundadır.”1

Cennetteki Babamız bizi şunları söyleyecek kadar çok sevmektedir: Yalan söylemeyeceksin; çalmayacaksın; zina etmeyeceksin; komşunu kendin gibi seveceksin; ve diğerleri.2 Emirleri biliyoruz. Tanrı, emirleri yerine getirdiğimiz zaman hayatlarımızın daha mutlu, daha tatmin edici ve daha az karmaşık olacağını bilmektedir. Yaşadığımız zorluklara ve sorunlarımıza katlanmak daha kolay hale gelecektir; O’nun bize vadettiği nimetleri elde edeceğiz. Ama bize yasaları ve emirleri vermekle birlikte, onları kabul etmek ya da onları reddetmek arasında seçim yapmamıza da izin verir. Bu konudaki kararlarımız, kaderimizi tayin edecektir.

Cennetteki Babamız ve O’nun Oğlu İsa Mesih’in huzurundaki sonsuz yaşamın her birimizin nihai hedefi olduğundan eminim. Bu nedenle yaşamlarımız boyunca bizi bu büyük hedefe götürecek seçimler yapmamız zorunludur. Bununla birlikte, düşmanın kendisini bizim başarısızlığımıza adadığını biliyoruz. O ve onun orduları doğru arzularımıza engel olmak için devamlı bir çaba içerisindedirler. Biz de hedefimize ulaşma kararlığımızı ve çabalarımızı devamlı olarak sürdürmediğimiz takdirde, düşmanın ve ordularının sonsuz kurtuluşumuza yönelik tehdidi ciddi ve süreklidir. Havari Petrus bizi şöyle uyarır: “Uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor.”3

Yaşamlarımızda ayartmadan muaf olduğumuz bir zaman olmamasına karşın siz genç beyler özellikle saldırıya maruz olabileceğiniz bir çağdasınız. Ergenlik yılları genellikle, kendinize güveninizin olmadığı, kendinizi yetersiz hissettiğiniz, yaşıtlarınız tarafından kabul edilmeye çalıştığınız ve onlara uymaya çalıştığınız yıllardır. Standartlarınızı düşürmeye ve arkadaşınız olmalarını arzuladığınız kişiler tarafından kabul görmek amacıyla kalabalığa uymaya ayartılabilirsiniz. Lütfen güçlü olun ve sizi sonsuzluğun nimetlerinden yoksun bırakacak her şeye karşı uyanık olun. Burada ve şimdi yaptığınız seçimler sonsuza dek önemlidir.

1. Korintliler’de şunu okuruz: “… dünyada çeşit çeşit diller [sesler] vardır …”4 İkna edici seslerle, cezbedici seslerle, küçümseyici seslerle, çokbilmiş seslerle ve kafa karıştırıcı seslerle çevriliyiz. Bunların yüksek sesler olduklarını eklemek isterim. Size sesi kısmanızı ve bunun yerine, sizi güvenliğe yönlendirecek o sakin, yumuşak bir ses etkisinde kalmanızı tembih ederim. Siz vaftiz olduktan sonra yetkili bir kişinin ellerini başınızın üzerine koyup sizi Kilise’nin bir üyesi olarak onayladığını ve “Kutsal Ruh’u al”5 dediğini hatırlayın. Yüreğinizi, hatta tüm ruhunuzu, hakikate tanıklık eden o özel sesin sedasına açın. Peygamber Yeşaya’nın vadettiği gibi, “…  Yol budur, bu yoldan gidin diyen sesi duyacaksınız.”6 Umarım bizi koruyacak olan bu rahatlatıcı ve rehberlik eden sesi duyabilmemiz için daima ahenk içinde oluruz.

Emirleri dikkate almamak günümüzün salgın hastalıkları olduklarını düşündüğüm şeyler için ortamı hazırlamıştır. Serbestlik salgını, pornografi salgını, uyuşturucu salgını, ahlaksızlık salgını ve kürtaj salgını bunlardan sadece birkaçıdır. Kutsal yazılar bize düşmanın “bütün bunların kurucusu” olduğunu söyler.7 Onun “insanları kandıran ve kör eden tüm yalanların babası” olduğunu biliyoruz.8

Buradaki ölümlü hayatınız esnasındaki mutluluğunuzdan ve gelecek dünyadaki sonsuz hayattan sizi yoksun bırakacak her şeyden kaçınmanız için size yalvarıyorum. Düşmana izin vermeniz halinde, o aldatmacaları ve yalanlarıyla sizi yıkıma götürecek kaygan bir zeminden aşağıya çekecektir. Siz o kaygan yola girdiğinizde artık durmanın imkansız olduğunu bile muhtemelen fark etmemiş olacaksınız. Düşmanın mesajlarını duymuşsunuzdur. O kurnazca şunları söyler: Bir kereden bir şey olmaz; bunu herkes yapıyor; eski kafalı olma; artık zaman değişti; bunun kimseye bir zararı yok; hayatını istediğin gibi yaşamalısın. Düşman bizi tanıyor ve bizim görmezden gelmemizin zor olacağı ayartmaların ne olduklarını biliyor. Bu yalanlara ve ayartmalara teslim olmaktan kaçınmak için sürekli tetikte olmamız ne kadar da önemlidir.

Etrafımızı çevreleyen ve hakikati çarpıtan, iyi ve düzgün olanı yerle bir eden ve yerine dünyanın insan kaynaklı felsefelerini koymaya teşebbüs eden giderek artan baskılar ve gizlice fırsat kollayan tesirlerin ortasında inançlı ve sadık kalabilmemiz büyük cesaret gerektirecektir. Eğer emirler insanlar tarafından yazılmış olsaydı, onları eğilimlerle veya yürürlükteki yasalarla ya da başka herhangi bir yolla değiştirmek yetkisi insanlarda olurdu. Fakat emirler Tanrı tarafından verilmiştir. Özgür irademizi kullanarak onları bir tarafa bırakabiliriz. Ancak onları değiştiremeyiz, tıpkı onlara karşı gelmenin ve onları ihlal etmenin doğuracağı sonuçları değiştiremeyeceğimiz gibi.

Tanrı’nın emirlerine uyduğumuzda ve O’nun yasalarına itaat ettiğimizde bu yaşamdaki en büyük mutluluğu yakalayacağımızın farkına varalım! Yeşaya Kitabı’nın 32. bölümünün 17. ayetinde geçen şu sözleri çok seviyorum: “Doğruluğun ürünü esenlik, sonucu sürekli huzur ve güven olacaktır.” Böyle bir esenlik ve güven sadece doğrulukla gelebilir.

Günaha karşı koyarken rotamızdan en ufak sapma için bile kendimize izin veremeyiz. Tanrı’nın emirlerine itaatsizlik etme işine “sadece azıcık” iştirak edebileceğimize kendimizi inandırmamalıyız çünkü günah bizi demir eliyle yakalayabilir ve kendimizi kurtarmak dayanılmaz şekilde sancılı hale gelir. Uyuşturucu, alkol, pornografi ve ahlaksızlıktan doğan bağımlılıklar gerçektirler ve yoğun mücadele ve büyük yardımlar olmadan kurtulmak neredeyse imkansızdır.

Eğer sizlerden biri yolculuğunda tökezlemişse, geri dönüş yolu olduğunu size temin ederim. Bu sürece tövbe denir. Bu yol zor olmasına karşın, sonsuz kurtuluşunuz buna bağlıdır. Çabalarınıza daha çok değecek başka ne olabilir? Tamamıyla tövbe etmek için gerekli adımları atmaya tam burada ve şimdi karar vermeniz için size yalvarırım. Bunu ne kadar erken yaparsanız, Yeşaya’nın bahsettiği esenlik, huzur ve güveni de o kadar erken görebilirsiniz.

Kısa bir süre önce kocasıyla birlikte emirleri çiğneyerek ve bu süreçte ailelerini parçalanmanın eşiğine getirerek güvenlik yolundan sapan bir kadının tanıklığını dinledim. Kendisi ve kocası en sonunda bağımlılığın yarattığı bulanıklığın içerisinde yaşamlarının ne kadar da mutsuz hale geldiğini ve sevdiklerine ne kadar çok acı çektirdiklerini fark edince, değişmeye başladılar. Tövbe süreci yavaş gidiyordu ve zaman zaman da acı veriyordu ama aileleri ve sadık dostlarının yanı sıra rahiplik liderlerinin de yardımıyla dönüş yolunu bulabildiler.

Bu kız kardeşimizin tövbenin iyileştirici gücüne dair tanıklığının bir kısmını sizlerle paylaşacağım: “Bir insan kaybolmuş koyunlardan biri durumundayken ve [günaha] batmışken şimdi hissettiğimiz bu huzur ve mutluluğa nasıl kavuşabilir? Bu nasıl olur? Bu sorunun cevabı şöyledir: Bu, mükemmel sevindirici haber, mükemmel bir Oğul ve O’nun benim için kendini kurban etmiş olması sayesindedir. … Karanlığın olduğu yerde şimdi ışık var. Çaresizlik ve ıstırabın olduğu yerde şimdi sevinç ve umut var. Sadece İsa Mesih’in Kefareti yoluyla mümkün olan tövbe sayesinde gelen değişim bizim için sonsuz bir nimettir.”

Kurtarıcımız o kutsal armağanı sizlere ve bana sunabilmek için öldü. Yolun zor olmasına karşın vaat gerçektir. Rab tövbe edenlere şöyle demiştir:

“Günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa, kar gibi ak pak olacaksınız.”9

“Günahlarınızı artık anmayacağım.”10

Yaşamlarımız süresince kutsal yazıları çalışarak, dua ederek ve İsa Mesih’in sevindirici haberinin hakikatleri hakkında derinlemesine düşünerek güçlü tanıklıklar geliştirmemiz gerekecek. Eğer temeli sağlam atarsak, sevindirici habere, Kurtarıcı’ya ve Cennetteki Babamız’a dair tanıklıklarımız yaptığımız her şeyde etkili olacaktır.

Hepimizin Cennetteki Babamız’ın, dünyaya bugün ve bu zamanda bir amaç için gönderilmiş ve diğer insanlara hizmet edebilmemiz ve Tanrı’nın işini burada, yeryüzünde yerine getirebilmemiz için Tanrı’nın rahipliği verilmiş sevgili oğulları olduğumuza tanıklık ederim. Yaşamlarımızı bu rahipliğe layık kalabilmeye uygun şekilde yaşamamız bizlere emredilmiştir.

Kardeşlerim, emirleri yerine getirelim! Bunu yapmamız halinde harika ve muhteşem mükafatlar bizleri beklemektedir. Dilerim bu nimete kavuşabiliriz, Kurtarıcımız ve Fidye ile Kurtaranımız İsa Mesih’in adıyla dua ediyorum, amin.