2014
Tanrı’nın Hasadı
Ağustos 2014


Birinci Başkanlık Mesajı, Ağustos 2014

Tanrı’nın Hasadı

Başkan Dieter F. Uchtdorf

Christa adında bir kadın bir zamanlar küçük bir tohum şirketinde çalışıyordu. İşini severdi. İşi o kadar harikaydı ki onun sattığı her küçük tohumun kendini mucizevi bir şekilde bir havuca, bir lahanaya ve hatta büyük bir meşe ağacına dönüştürme kapasitesi vardı.

Christa bilgisayarının başında oturmayı, siparişler almayı ve soruları cevaplamayı severdi. Fakat bir gün onu şaşkına çeviren bir şikayet aldı.

“Tohumlar işe yaramıyor,” dedi müşteri. “Onları iki ay önce aldım ama halen bir şey yok.”

“Onları uygun toprağa ekip yeterli şekilde sulayıp güneş almasını sağladınız mı?” diye sordu Christa.

“Hayır, fakat ben üstüme düşeni yaptım,” diye cevap verdi müşteri. “Tohumları satın aldım. Sonuçta onların büyümeleri için garantileri var değil mi?”

“Fakat bunları ekmediniz mi?”

“Tabii ki hayır. Ben ellerimi kirletmeyi sevmiyorum.”

Christa bu durum hakkında düşündü ve tohum ekme talimatları yazılmasının gerektiğine karar verdi. İlk talimatın ne olabileceğine karar verdi: “Tohumların filizlenmesi için ekim talimatlarını takip etmeniz gerekmektedir. Onları bir rafa koyarak büyümesini bekleyemezsiniz.”

Başka bir şikayetin daha gelmesi ve onu şaşkına çevirmesi fazla sürmedi.

“Tohumlar büyüyüp meyve vermedi,” diye iddia etti bir müşteri.

“Onları uygun toprağa ektiniz mi?” diye karşılık verdi Christa. “Onlara uygun miktarda su ve güneş ışığı sağladınız mı?”

“Ah, evet” diye ısrar etti müşteri. “Hepsini yaptım, aynen paketin üstünde söylendiği gibi. Fakat bir işe yaramıyor.”

“Hiçbir şey olmadı mı? Filizlenmediler mi?”

“Hiçbir şey olmadı,” dedi müşteri. “Aynen söylendiği gibi ektim. Akşam yemeği için domatesler olmasını umuyordum. Şu anda büyük bir hayal kırıklığına uğramış durumdayım.”

“Bir dakika,” diye cevapladı Christa. “Tohumları bugün ektiğinizi mi söylüyorsunuz?”

“Saçmalamayın,” diye cevap verdi müşteri. “Onları bir hafta önce ektim. İlk gün domatesleri görmeyi ummuyordum; sabırlıydım. Size şunu söyleyeyim o zamandan bu zamana defalarca sulayıp bekledim.”

Christa anladı ki başka bir talimat daha eklemeliydi: “Bu tohumlar biyoloji kanunlarına uymaktadır. Eğer tohumları sabah eker ve bir hafta sonra domates yemeyi beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Sabırlı olmanız ve doğanın kendi işini yapmasını beklemeniz gerekir.”

Christa başka bir şikayet alana kadar her şey yolunda gidiyordu.

“Tohumlarınızla ilgili olarak büyük hayal kırıklığına uğradım,” diye başladı müşteri. “Onları aynen pakette söylendiği şekilde ektim. Onları suladım, güneş ışığı almalarını sağladım ve en sonunda ürün verinceye kadar bekledim.”

“Her şeyi doğru yapmışsınız gibi görünüyor,” dedi Christa.

“Hepsi gayet iyi ,” diye cevapladı müşteri. “Fakat çıkan ürün yeşil bir kabak!”

“Kayıtlarıma göre sipariş ettiğiniz tohumlar bunlar,” dedi Christa.

“Fakat ben yeşil kabak istemiyorum; ben balkabağı istiyorum!”

“Anlamadım.”

“Tohumları bal kabağı ektiğim bahçeye, geçen sene balkabağı çıkan aynı toprağa ektim. Ne kadar güzel balkabaklarım olacağını bitkilere söyleyerek her gün bitkilere övgüler yağdırdım. Fakat büyük, yuvarlak, turuncu balkabakları yerine uzun yeşil kabaklarım oldu. Hem de tonlarca!”

Christa bunun ardından anladı ki talimatlar yeterli değildi ve bir kuralı açıklaması gerekiyordu: “Ektiğiniz tohumlar ve ekim zamanı ürünün ne olacağını ve nasıl olacağını belirler.”

Hasat Kanunu

Havari Pavlus Tanrı’nın hasadı ile ilgili şunu öğretmiştir:

“Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer.

“Kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh’a eken Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir.

“İyilik yapmaktan usanmayalım. Gevşemezsek mevsiminde biçeriz” (Galatyalılar 6:7–9).

Son zamanlarda, Rab bize bu değişmez kanunla ilgili biraz daha bilgelik ve kavrama gücü vermiştir:

“Bu dünyanın temelleri atılmadan önce cennette değiştirilemez şekilde karara alınmış bir yasa vardır, bütün nimetler bu yasaya dayandırılır.

“Ve Tanrı’dan her hangi bir nimet verildiğinde, bunu bu nimetin bağlı bulunduğu yasaya itaat ederek elde edebiliriz.” (D&C 130:20–21).

Ne ekersek onu biçeriz.

Tanrı’nın hasadı inanılmayacak derecede görkemlidir. Tanrı’yı onurlandıranlara, O’nun cömert kutsamaları şöyle gelecektir: “İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. … Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız” (Luka 6:38).

Dünyevi tohumlar için nasıl çaba ve sabır gerekiyorsa aynı şekilde cennetteki kutsamalar da öyledir. Dinimizi bir rafa koyup ardından ruhsal kutsamalar hasat etmeyi bekleyemeyiz. Eğer sevindirici haberin ölçülerini ailemizin günlük hayatında ekip yetiştirirsek, çocuklarımızın büyüyüp kendileri ve yeni nesiller için çok değerli ruhsal meyveler vermesi ihtimali oldukça yüksektir.

Tanrı’nın dualarımıza cevapları her zaman birden gelmez –bazen cevaplar hiç gelmemiş gibi görünebilir– fakat Tanrı, çocukları için en iyisini bilir. Bir gün her şeyi kesinlikle daha net bir şekilde göreceğiz ve o gün cennetin iyiliğinin ve cömertliğinin farkına varacağız.

Bu zamana kadar bizim amacımız ve büyük sevincimiz Öğretmenimiz ve Kurtarıcımız’ın örneğini takip etmektir ve iyi ve düzenli hayatlar yaşamaktır ki bu şekilde Tanrı’nın paha biçilmez kutsamalarının vaat edilmiş ve kıymetli hasadı bizim olabilir.

Ne ekersek onu biçeriz.

Bu cennetin kanunudur.

Bu Tanrı’nın hasat kanunudur.

Bu Mesajı Öğretmek İçin Fikirler

Ziyaret ettiğiniz kişilerle, Tanrı’nın hasat kanununun ilişkilere, konuşmalara ve tanıklığa ya da kariyer ve eğitim amaçlarına nasıl uygulanacağını müzakere edin. Bu kanunla ilgili kutsal yazıları okuyup değerlendirebilirsiniz; örneğin Süleyman’ın Özdeyişleri 11:18; 2. Korintliler 9:6; ve Alma 32. Onları erdemli sonuçlar elde etmek için daha önceki hedeflerini gözden geçirmeye ve yeni hedefler oluşturmaya teşvik edin. Onlara, uzun vadeli amaçlarına ulaşmaları için istikrarlı bir şekilde hareket edecekleri bir plan geliştirmeleri konusunda yardımcı olun.