2015
Peygamberi Takip Edin
Ocak 2015


Birinci Başkanlık Mesajı, Ocak 2015

Peygamberi Takip Edin

Resim
Başkan Thomas S. Monson

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri’nde hizmet ettim. Deniz Kuvvetleri’nde en düşük rütbe olan bir denizci eriydim. Daha sonra Birinci Sınıf Denizci Er oldum, ardından Üçüncü Sınıf Gemi Levazımcısı olmaya hak kazandım.

II. Dünya Savaşı sona erdi ve sonra askerlikten terhis oldum. Eğer bir daha orduya geri dönersem, bir subay olarak hizmet etmek istediğime karar verdim. “Artık mecbur kalmadıkça, askeri yemekhanelerin mutfaklarına gitmek yok, gemilerin güvertelerini bir daha temizlemek yok” diye düşündüm.

Terhis olduktan sonra, Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı’na katıldım. Her pazartesi akşamı talimlere gidiyordum. Akademik yönden başarılı olmak için çok ders çalıştım. Düşünülebilir her türlü zeka, fiziki yeterlilik ya da psikolojik testlere girdim. Sonunda güzel haber geldi: “Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı’na asteğmen olarak kabul edildiniz.”

Neşeli bir şekilde mektubu eşim Frances’e gösterip, “Başardım! Başardım!” dedim. Eşim bana sarıldı ve bana “Bunu başarmak için çok sıkı çalıştın” dedi.

Ama sonra bir şey oldu. Mahallemin gözetmen birliğinde bir danışman olarak hizmete çağrıldım. Gözetmen meclis toplantısı, benim deniz kuvvetleri talimleri için gittiğim aynı akşam yapılıyordu. Bunun korkunç bir program uyuşmazlığı olduğunu biliyordum. Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı ve gözetmen birliği vazifelerimi yerine getirmek için zamanım olmadığını biliyordum. Ne yapmalıydım? Bir karar vermem gerekiyordu.

Bu konuda dua ettim. Sonra genç bir çocuk iken benim çadır kazığı başkanım olan, o zamanlar Oniki Havariler Kurulu’nun bir üyesi olan Yaşlı Harold B. Lee’yi (1899-1973) ziyarete gittim. Onun masasının karşısına oturdum. Ona bana verilmiş olan bu subay rütbesine ne kadar değer verdiğimi anlattım. Ona ayrıca bana gönderilen tayin mektubumun kopyasını gösterdim.

Bu konuyu biraz düşündükten sonra bana, “Kardeş Monson, senin yapman gereken şey şudur” dedi. Deniz Kuvvetleri İşleri Bürosu’na bir mektup yazıp onlara bir gözetmenlik üyesi olarak hizmete çağrıldığın için, Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı’ndaki bu görevi kabul edemeyeceğini bildir.”

Yüreğim ağzıma gelmişti. Şunu da ekledi, “Arkasından San Francisco 12. Deniz Kuvvetleri Bölge komutanına yazıp onlara ihtiyat teşkilatından terhis olmak istediğini bildir.”

“Yaşlı Lee” dedim, siz ordu işlerini anlamıyorsunuz. Eğer kabul etmezsem, onlar bana bu görevi vermeyi reddedecekler, ama 12. Deniz Kuvvetleri Bölgesi benim ordudan çıkmama izin vermeyecektir. Kore’de patlamak üzere olan savaş yüzünden, subay olmayanlar kesin askere çağrılacaktır. Ben askere çağrılırsam, subay olarak geri dönmeyi tercih ediyorum, ama bu görevi kabul etmezsem subay olarak geri dönemem. Bana vermek istediğiniz öğüdün bu olduğundan emin misiniz?”

Yaşlı Lee elini omzuma koydu ve babacan bir tavırla, “Kardeş Monson, daha çok inan” dedi. “Ordu senin için değil.”

Eve döndüm. Üzerinde gözyaşı damlaları olan tayin belgemi zarfın içine geri koyarak ilişikte bu görevi kabul edemeyeceğimi beyan eden mektubu gönderdim. Arkasından 12. Deniz Kuvvetleri Bölgesi’ne bir mektup yazdım ve Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı’ndan terhis olmak için dilekçe verdim.

Benim dilekçem, Kore Savaşı başlamadan önce Deniz Kuvvetleri İhtiyat Teşkilatı tarafından kabul edilen en son dilekçelerden biriydi. Kumanda merkezindeki birliğim savaşa gitmek üzere harekete geçirildi. Gözetmen birliğinde bir danışman olarak hizmete çağrılmamdan altı hafta sonra, mahallemin gözetmeni olarak hizmete çağrıldım.

Eğer bir peygamberin öğüdünü dinlememiş olsaydım, verdiğim o karar hakkında dua etmemiş olsaydım, önemli bir gerçeğin değerini anlamasaydım, bugün Kilise’de bulunduğum konumda olamazdım: Tanrı’nın bilgeliği çoğu zaman insana saçma görünür.1 Fakat bu ölümlü hayatta öğrenebileceğimiz en büyük yegane ders, Tanrı konuştuğu zaman eğer çocukları O’na itaat ederlerse, onlar her zaman doğru yolda olacaklardır.

“Tarihin akışını küçük kararlar değiştirir” diye bir söz vardır; hayatlarımızın akışını da küçük kararlar değiştirir. Kararlar kaderi belirler. Ancak karar verirken kendi başımıza bırakılmayız.

Eğer cennetten gelen ışığı görmek istiyorsanız, Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’dan gelen ilhamı hissetmek istiyorsanız, Cennetteki Babanız’ın size rehberlik ettiğine dair bu duyguyu bağrınızda hissetmek istiyorsanız, o zaman Tanrı’nın peygamberlerini takip edin. Peygamberleri takip ettiğinizde, güvenlikte olacaksınız.

Bu Mesajı Öğretmek İçin Fikirler

Başkan Monson’a verilen öğüt gibi kilise üyelerinin çok azı bir Havari’den yüz yüze öğüt alır. Ama biz yine de peygamberlerin ve havarilerin öğretilerine uyarak bereketlenebiliriz. Başkan Monson’ın son genel konferanstaki konuşmalarını okumayı düşünebilirsiniz (onun konferans açılışında ve kapanışında söylediği sözleri de hatırlayın). Özel talimatlara ya da eylem çağrılarına dikkat edin. Öğrendiğiniz şeyleri ziyaret ettiğiniz kişilerle konuşabilir ve Başkan Monson’ın verdiği öğütleri nasıl uygulayabileceğinizi düşünebilirsiniz.

Yazdır