Birinci Başkanlık Mesajı, Nisan 2016
Peygamberlik ve Kişisel Vahiy
İsa Mesih’in gerçek Kilisesi iade edilmiştir ve bugün yeryüzündedir. İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi her zaman yaşayan peygamberler ve havariler tarafından yönetilmiştir ve onlar sürekli cennetten rehberlik alırlar.
Bu ilahi düzen eski zamanlar için de geçerliydi. Kutsal Kitap’ta şunu öğreniriz: “Gerçek şu ki, Egemen Rab kulu peygamberlere sırrını açmadıkça bir şey yapmaz” (Amos 3:7).
Tanrı, Peygamber Joseph Smith’in aracılığıyla günümüzde tekrar konuştu. Tanrı, Peygamber Joseph’ın aracılığıyla İsa Mesih’in sevindirici haberinin tamamını vahiy etti. Tanrı, kutsal rahipliğini anahtarlarıyla ve rahipliğin kutsal gücünün tüm hakları, güçleri ve işlevleriyle beraber iade etti.
Günümüzde, yaşayan peygamberler ve havariler Tanrı Baba ve Rab İsa Mesih’ten gelen yetkiyle konuşmak, öğretmek ve yönetmek için yetkilendirilmişlerdir. Kurtarıcı, Peygamber’e şunu dedi: “Ben Rab, ne konuştuysam konuştum ve kendim içim özür beyan etmem; ve gökler ve yer ortadan kalksa da, benim sözüm ortadan kalkmayacak, ama sözlerimin hepsi, ya kendi sesimle ya da hizmetkarlarımın sesiyle yerine gelecektir; bu aynı şeydir” (Ö&A 1:38).
Yılda iki kez genel konferansta Rab’bin sözünü O’nun hizmetkarlarından duyma fırsatı ile kutsanırız. Bu paha biçilmez bir ayrıcalıktır. Fakat bu fırsatın değeri, bu hizmetkarlara verildiği aynı Ruh’un etkisi altında sözleri kabul edip etmediğimize bağlıdır (bkz. Ö&A 50:19-22). Aynen onların cennetten rehberlik aldıkları gibi biz de bu rehberliği almalıyız. Ve bu, aynı ruhsal gayreti sarfetmemizi gerektirir.
“Ödevinizi Yapın”
Yıllar önce Oniki Havariler Kurulu’nun bir üyesi genel konferans için hazırladığı bir konferans konuşmasını benden okumamı istedi. Ben kurulun az kıdemli bir üyesiydim. Rab’bin ondan söylemesini istediği sözleri bulmasına yardımcı olabileceğime olan güveninden dolayı onur duymuştum. Bana gülümseyerek şunu dedi: “Ah, bu benim konuşmamın 22’inci müsveddesi.”
Sevgi dolu, nazik Başkan Harold B. Lee’nin (1899-1973) bana daha önce verdiği, altını çizerek belirttiği öğüdü hatırladım: “Hal, vahiy almak istiyorsan, ödevini yapacaksın.”
Bu 22. müsveddeyi okudum, derin derin düşündüm ve hakkında dua ettim. Kutsal Ruh’un etkisi altında elimden geldiğince çalıştım. Bu kurul üyesi konuşmasını verene kadar ödevimi yapmıştım. Yardım edip edemediğimden emin değilim ama verilen konuşmayı duyduğumda kendimin değiştiğini biliyordum. Okuduğum ve onun söylediği sözlerin çok ötesinde mesajlar bana geldi. O sözler müsveddesinde okuduklarımdan daha çok anlam ifade etti. Ve bu mesajın sanki benim için olduğunu hissettim, ihtiyaçlarım için çok uygundu.
Tanrı’nın hizmetkarları, Tanrı’nın onlardan vahiye ve ilhama ihtiyacı olanlara vermesini istediği mesajı alabilmek için oruç tutup dua ederler. Bu tecrübeden ve buna benzer birçok diğer tecrübelerden öğrendiklerim şudur ki yaşayan peygamberleri ve havarileri dinlemekten gelen büyük yararları elde etmek için vahiyi almanın bedelini kendimiz ödemeliyiz.
Rab, O’nun mesajını duyabilecek herkesi seviyor ve her birinin kalbini ve durumlarını biliyor. Rab, ebedi hayata giden yol boyunca hangi düzeltmenin, hangi teşvikin ve hangi sevindirici haber gerçeğinin her insana kendi yolunu seçmesine en iyi şekilde yardım edeceğini bilir.
Genel konferansın mesajlarını dinleyen ve seyreden bizler bazen sonrasında şunu düşünürüz: “En iyi neyi hatırlıyorum?” Rab’bin her birimizden umut ettiği yanıt şudur: “Cennetteki Babam’ı ve Kurtarıcım’ı memnun etmek için yapabileceğim şeyleri bana aklımda ve yüreğimde anlatan Ruh’un sesini hissettiğim anları asla unutmayacağım.”
Başkan Lee’nin tam dediği gibi bu kişisel vahiyleri, peygamberleri ve havarileri dinlerken ve bu vahiyleri almak için imanla çalışırken alabiliriz. Deneyimlerimden ve Ruh’un şahitliğiyle bunun doğru olduğunu biliyorum.
© 2016 Intellectual Reserve, Inc. Tüm hakları saklıdır. Almanya’da basılmıştır. İngilizce onayı: 6/15. Tercüme onayı: 6/15. First Presidency Message, April 2016 sayısının tercümesidir. Turkish. 12864 186