Bir Kahramandan Daha Fazlası
İsa Mesih yalnızca kahramanımız değil, aynı zamanda Rabbimiz ve Kralımız, insanlığın Kurtarıcısı ve Fidye ile Kurtaranı’dır.
1856’dan 1860’a kadar binlerce Son Zaman Azizi öncüsü, Salt Lake Vadisi’ne giderken eşyalarını el arabalarıyla 1.600 kilometreden daha uzun bir yol boyunca çekti. Başkan Brigham Young, yüz altmış yedi yıl önce bu hafta, 4 Ekim 1856’da, Edward Martin ve James Willie liderliğindeki iki el arabası grubunun, kış hızla yaklaşırken Salt Lake’ten hâlâ yüzlerce kilometre uzakta olduğunu öğrendiğinde şaşırmıştı.1 Hemen ertesi gün, bugün buluştuğumuz yerden pek de uzak olmayan bir yerde, Başkan Young Azizlerin önünde durdu ve şöyle dedi: “Kardeşlerimizin çoğu el arabalarıyla ovalarda ve buraya getirilmeleri gerekiyor … Gidin ve şimdi ovalardaki o insanları buraya getirin.”2
Hemen iki gün sonra, ilk kurtarma ekibi el arabası öncülerini aramak için yola çıktı.
Willie grubunun bir üyesi, ana kurtarma ekibi gelmeden önce içinde bulundukları umutsuz durumu anlattı. Şunları paylaştı: “[Tam] her şey kaybolmuş gibi göründüğünde ve uğruna yaşayacak çok az şey kalmış gibi göründüğünde, … berrak gökyüzünden düşen bir yıldırım gibi, Tanrı dualarımızı yanıtladı. Yiyecek ve malzeme getiren … bir kurtarma ekibi göründü … Kurtarıldığımız için Tanrı’ya nasıl da şükrettik.”3
Bu kurtarma görevlileri öncülerin kahramanlarıydı. Kötü hava koşullarında mümkün olduğunca çok kişiyi güvenli bir şekilde eve getirmek için kendi hayatlarını riske attılar. Bu kahramanlardan biri Ephraim Hanks’ti.
Ekim ayının ortalarında, el arabalarının zor durumundan habersiz olan Hanks, bir seyahatin ardından Salt Lake’teki evine dönerken geceleyin bir sesle uyandı ve ses şöyle dedi: “El arabası grubundaki insanların başı dertte ve sana ihtiyaçları var, gidip onlara yardım eder misin?”
Bu soru aklında yankılanırken, aceleyle Salt Lake City’ye geri döndü. Ve Başkan Heber C. Kimball’ın ek gönüllüler çağrısını duyunca, Hanks hemen ertesi gün kendi başına kurtarma çalışmaları için yola çıktı. Hızla hareket ederek, yoldaki diğer kurtarma görevlilerini geçti ve Martin grubuna ulaştığında Hanks gördüklerini şöyle hatırladı: “Kamplarına girerken karşılaştığım manzara asla hafızamdan silinemez … [ve] en cesur yürekleri parçalamaya yeterdi.4
Ephraim Hanks, günlerce çadırdan çadıra geçerek hastalara şifa kutsaması verdi. Şunları anlattı: “Birçok durumda, hastalara şifa kutsaması verdiğimizde ve hastalıkları Rab İsa Mesih’in adıyla azarladığımızda, acı çekenler hemen toparlanıyorlar ve neredeyse anında iyileşiyorlardı.”5 Ephraim Hanks, el arabası öncüleri için sonsuza kadar bir kahraman olarak kalacaktır.
Bu dikkate değer kurtarmaya benzer şekilde, hayatlarımızı ve hatta tarihin akışını etkileyen olaylar çoğunlukla büyük sanatçıların, bilim insanlarının, iş liderlerinin ve politikacıların olduğu bireysel erkek ve kadınların kararlarının ve başarılarının sonucudur. Bu olağanüstü bireyler, genellikle kahramanlıklarını anmak için inşa edilen anıtlar ve abideler sayesinde kahramanlar olarak onurlandırılır.
Küçük bir çocukken, ilk kahramanlarım sporculardı. En eski hatıralarım, Beyzbol Birinci Ligi oyuncularının resim ve istatistiklerinin bulunduğu beyzbol kartlarını toplamaktır. Çocukken “kahramanlara taparcasına hayranlık beslemek” eğlenceli ve masum olabilir, Cadılar Bayramı için en sevdikleri süper kahramanlara benzer giyinen çocuklar gibi. Yetenekleri ve katkılarından dolayı birçok yetenekli ve önemli erkek ve kadına hayranlık ve saygı duymamıza rağmen, onlara gösterilen saygı derecesi eğer aşırıya kaçılırsa, İsrailoğulları’nın Sina çölünde altın bir buzağıya tapınmasına eşdeğer olabilir.
Yetişkinler olarak, bir zamanlar masum bir çocukluk eğlencesi olan şey, politikacılara, blog yazarlarına, fenomenlere, sporculara veya müzisyenlere “kahramanlara taparcasına hayranlık beslemek,” bizim “hedefin ötesine”6 bakmamıza ve gerçekten gerekli olanı gözden kaçırmamıza neden olduğunda, önümüzde tökezleme taşı haline gelebilir.
İsrailoğulları için zorluk, vaat edilen topraklara yolculuklarında yanlarında getirdikleri altın değil, altının put haline gelmesine izin verdikleri şeydi. Daha sonra ibadetlerinin nesnesi haline gelen bu put, dikkatlerini Kızıldeniz’i ayıran ve onları esaretten kurtaran Yehova’dan uzaklaştırdı. Buzağıya odaklanmaları, gerçek Tanrı’ya ibadet etme yeteneklerini etkiledi.7
Gerçek Kahraman, bizim kahramanımız, şimdi ve her zaman İsa Mesih’tir ve kutsal yazılarda ve yaşayan peygamberlerin sözlerinde olduğu gibi bizi O’nun öğretilerinden uzaklaştıran herhangi bir şey veya herhangi bir kişi, antlaşma yolundaki ilerlememizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu dünyanın Yaratılışı’ndan önce, Cennetteki Babamız tarafından önerilen ve bizim ilerlememizi ve O’nun gibi olma fırsatımızı da içeren plana karşı çıkıldığı açıkça anlaşıldığında, biz İsa Mesih’e güvendik.
İsa Mesih sadece Babamız’ın planını savunan lider olmakla kalmadı, aynı zamanda bu planın uygulanmasında da en önemli rolü oynayacaktı. O, Babası’nın isteğine karşılık verdi ve her birimizin günah nedeniyle üstleneceğimiz ama kendi başımıza ödeyemeyeceğimiz bir borcu ödemek için, Kendisi’ni “herkes adına bir fidye”8 olarak sunmaya gönüllü oldu.
Başkan Dallin H. Oaks şöyle öğretti: “[İsa Mesih], Cennetteki Babamız’ın planında belirtilen kadere doğru olan ölümlü yolculuğumuz için gerekli olan her şeyi yaptı.”9
Getsemani Bahçesi’nde böylesine zorlu bir görevle karşı karşıya kaldığında, Kurtarıcı cesurca, “Yine de benim değil, senin istediğin olsun” dedi ve yaşayacak olan herkesin günahları için bütün ağrıları, hastalıkları ve acıları üzerine almaya devam etti.10 İsa Mesih, kusursuz bir itaat ve bağlılık örneğiyle, görkemli Dirilişiyle doruğa ulaşan tüm yaratılıştaki en yüce, en kahramanca eylemi tamamladı.
En son genel konferansımızda Başkan Russell M. Nelson bize şunları hatırlattı: “Sorularınız veya problemleriniz her ne olursa olsun, cevap her zaman İsa Mesih’in hayatında ve öğretilerinde bulunur. O’nun Kefareti, O’nun sevgisi, O’nun merhameti, O’nun öğretisi ve O’nun, iyileştirme ve ilerlemenin iade edilmiş sevindirici haberi hakkında daha fazla öğrenin. O’na dönün! O’nu takip edin!”11 Ben de şunu ekleyeceğim: “O’nu Seçin.”
Karmaşık dünyamızda, kafa karıştırıcı veya bunaltıcı göründüğünde hayata netlik kazandırmak için toplum kahramanlarına başvurmak cazip gelebilir. Sponsor oldukları kıyafetleri satın alıyor, savundukları politikaları sahipleniyor, sosyal medyada paylaştıkları önerileri takip ediyor olabiliriz. Bu, geçici bir oyalanma için iyi olabilir, ancak kahramanlara taparcasına hayranlık beslemenin, bizim altın buzağımız haline gelmemesi konusunda dikkatli olmalıyız. Doğru kahramanı seçmenin ebedi sonuçları vardır.
Ailemle birlikte, görev liderleri olarak hizmetimize başlamak için İspanya’ya geldiğimizde, Yaşlı Neal A. Maxwell’den, takip etmeyi seçtiğimiz kahramanlarla ilgili çerçeveli bir alıntı bulduk. Şöyle diyordu, “Eğer ilk önce Tanrı’nın krallığını seçmediyseniz, sonunda bunun yerine seçtiğiniz şeylerin hiçbir önemi olmayacaktır.”12 Kardeşlerim, kralların Kralı İsa Mesih’i seçerek, Tanrı’nın krallığını seçeriz. Başka herhangi bir seçim, bedenin kolunu veya altın buzağıyı seçmekle eşdeğerdir ve sonuçta bizi başarısızlığa uğratacaktır.
Eski Antlaşma’da Daniel Kitabı’nda, hangi kahramanı seçeceğini açıkça bilen Şadrak, Meşak ve Abed-Nego’nun hikayesini okuruz ve bu kahraman, Kral Nebukadnessar’ın ilahlarından hiçbiri değildi. Kendilerinden emin bir şekilde şöyle dediler:
“Kendisine kulluk ettiğimiz Tanrı bizi kızgın fırından [kurtaracak güce sahiptir]. …
“Ama bizi kurtarmasa bile bil ki, ey kral, ilahlarına kulluk etmeyiz, … altın heykele tapınmayız.”13
Havari Pavlus’un öğrettiği gibi, “pek çok ilah”14 vardır ve şunu da ekleyebilirim, eğilmeye, taparcasına hayranlık beslemeye ve kucaklaşmaya davet edildiğimiz birçok kahraman vardır. Fakat Daniel’in üç arkadaşının da bildiği gibi, orada kurtuluşu garanti edecek olan sadece Tek Kişi vardır, çünkü O zaten bunu yapmıştır ve her zaman yapacaktır.
Bizim için, Tanrı’nın huzuruna, vaat edilen diyarımıza geri dönüş yolculuğumuzda, mesele politikacı, müzisyen, sporcu veya vlogger değildir, bunun yerine, Kurtarıcımız’ın ve Fidye ile Kurtaranımız’ın yerine dikkatimizin ve odak noktamızın birincil nesneleri olmalarına izin vermemeyi seçmektir.
İster evde, ister tatilde seyahatte olalım, O’nun Günü’nü onurlandırmayı seçtiğimizde O’nu, İsa Mesih’i seçeriz. Kutsal yazılar ve yaşayan peygamberlerin öğretileri aracılığıyla O’nun sözlerini seçtiğimizde O’nu seçeriz. Bir tapınak tavsiye belgesine sahip olmayı ve bunu kullanmaya layık yaşamayı seçtiğimizde O’nu seçeriz. Huzuru ve barışı sağlayan insanlar olduğumuzda ve “özellikle farklı görüşlere sahip olduğumuzda,” çekişmeyi reddettiğimizde O’nu seçeriz.15
Hiçbir lider daha fazla cesaret göstermedi, hiçbir yardımsever kimse daha fazla nezaket göstermedi, hiçbir doktor daha fazla hastalığı tedavi etmedi ve hiçbir sanatçı İsa Mesih kadar yaratıcı olmadı.
Ölümlü erkeklerin ve kadınların maceralarına adanmış anıtlarla ve müzelerle dolu bir kahramanlar dünyasında, herkesin üzerinde olan Biri vardır. Tanıklık ederim ki, İsa Mesih yalnızca kahramanımız değil, aynı zamanda Rabbimiz ve Kralımız, insanlığın Kurtarıcısı ve Fidye ile Kurtaranı’dır. İsa Mesih’in adıyla, amin.