Genel Konferans
Doğruluk: Mesih Benzeri Bir Nitelik
Nisan 2024 genel konferansı


11:25

Doğruluk: Mesih Benzeri Bir Nitelik

Doğru bir yaşam sürmek Tanrı’ya, birbirimize ve ilahi kimliğimize karşı sadık olmamızı gerektirir.

Kurtarıcı hizmetinin son saatlerinde Zeytin Dağı’na, Getsemani denilen bahçeye gitti ve öğrencilerinden beklemelerini istedi. Artık yalnızdı ve Babası’na, “Senin isteğine uygunsa, bu kaseyi benden uzaklaştır” diye rica etti. Acı içinde olduğundan, çektiği ıstırap O’nun “hatta Tanrı’nın, yüceler yücesinin, ağrılardan dolayı titremesine ve her gözeneğinden kan gelmesine …sebep oldu; ve [O] acı kaseyi içmemeyi ve geri çekilmeyi [diledi]. Yine de derin çaresizlik anında Kurtarıcı geri çekilmedi, “acı kaseyi içti ve insanların çocukları için [hazırlıklarını bitirdi].”

Baba’nın Biricik Doğmuş Oğlu olarak İsa Mesih ölüm, acı ve ıstırap üzerinde güce sahipti, ama geri çekilmedi. Babası ile yaptığı antlaşmayı yerine getirmiş ve bunu yaparken de içinde yaşadığımız dünyada giderek önem kazanan Mesih’e benzer bir nitelik olan doğruluk niteliğini ortaya koymuştur. Tanrı’ya, her birimize ve ilahi kimliğine sadık kaldı.

Doğruluk

İsa Mesih bizim Örneğimiz’dir. Doğru bir yaşam sürmek Tanrı’ya, birbirimize ve ilahi kimliğimize karşı sadık olmamızı gerektirir. Doğruluk, ilk büyük emir olan Tanrı’yı sevmekten kaynaklanır. Tanrı’yı sevdiğiniz için O’na her zaman sadık kalırsınız. Doğru ve yanlışın var olduğunu ve mutlak gerçek olan Tanrı’nın gerçeğinin olduğunu anlarsınız. Doğruluk, başkalarını etkilemek veya onlar tarafından kabul edilmek için standartlarımızı veya davranışlarımızı aşağı çekmeyeceğimiz anlamına gelir. Siz “doğru olanı yapın” ve “sonuçları sizi takip etsin”. Sevindirici Haberimi Vaaz Edin görevli el kitabında yapılan son revizyonlarda, Mesih’e benzer bir nitelik olarak doğruluk özellikle eklenmiştir.

Birkaç yıl önce, Yaşlı Uchtdorf çadır kazığımızı yeniden düzenlemekle görevlendirilmişti. Mülakatımız sırasında bana hiç unutmadığım bir soru sordu: “Senin hayatında, toplumun dikkatine sunulması durumunda seni veya Kilise’yi utandıracak herhangi bir şey oldu mu?” Şaşırmış bir halde zihnim hızla tüm hayatımı gözden geçirdi, yetersiz kalmış olabileceğim anları hatırlamaya çalıştım ve kendime şunu sordum: “Eğer başkaları yaptığım her şeyi bilseydi, benim ya da Kilise hakkında ne düşünürlerdi?”

O anda, Yaşlı Uchtdorf’un sadece layıklık hakkında soru sorduğunu düşünmüştüm, ancak bunun gerçekten doğrulukla ilgili bir soru olduğunu anladım. İfade ettiğim şeylerde samimi miydim? Acaba dünya benim sözlerim ve eylemlerim arasında bir tutarlılık görüyor muydu? Başkaları benim davranışlarım aracılığıyla Tanrı’yı görebilir miydi?

Başkan Spencer W. Kimball öğretmiştir ki, “Doğruluk …inançlarımıza ve yükümlülüklerimize göre yaşama isteğimiz ve yeteneğimizdir.”

Tanrı’ya Sadık Olmak

Doğrulukla dolu bir yaşam, her şeyden önce Tanrı’ya karşı sadık olmamızı gerektirir.

Çocukluğumuzun ilk yıllarından itibaren Daniel’in aslanların çukurundaki öyküsünü öğrendik. Daniel her zaman Tanrı’ya sadıktı. Kıskanç akranları “[onu] suçlamak için fırsat kollamaya başladılar” ve sadece kendi ilahlarına dua edilmesini zorunlu kılan bir ferman hazırladılar. Daniel fermanı öğrenmişti ama evine gitti ve “pencereleri [açıkken]” diz çöküp günde üç kez İsrail’in Tanrısı’na dua etti. Sonuç olarak Daniel aslanların çukuruna atıldı. Sabah olduğunda kral, Daniel’in Tanrısı’nın onu kurtardığını gördü ve herkesin “Daniel’in Tanrısı’ndan korkup titremesini buyuruyorum. O yaşayan Tanrı’dır” diyerek yeni bir ferman çıkarttı.

Kral, Daniel’in doğruluğu sayesinde Tanrı’yı öğrendi. Başkaları Tanrı’yı bizim sözlerimiz ve eylemlerimiz aracılığıyla görür. Tıpkı Daniel gibi, Tanrı’ya sadık kalmak bizi giderek dünyadan ayrı tutacaktır.

Kurtarıcı bize şöyle hatırlatır: “Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!” Başkan Russell M. Nelson öğütlemiştir ki, “[Dünyayı yenmek], Tanrı’nın işlerinden daha çok bu dünyada ait şeylerle ilgilenme ayartmasının üstesinden gelmek anlamına gelir. Bu, insanların felsefelerinden daha çok Mesih’in öğretisine güvenmek anlamına gelir.” Aynı şekilde, “kendi [yolumuzdan] ve şekli dünyaya benzeyen kendi [tanrımızın] görüntüsünün peşinden” yürüme ayartmasına karşı direnmeliyiz.

Bu dünyadaki zıtlık çekimi Tanrı’nın kurtuluş planının önemli bir parçasıdır. Çekime nasıl karşılık verdiğimiz, kim olduğumuzun özüdür; doğruluğumuzun bir ölçüsüdür. Dünyevi çekim, evlilikte sadakati yok etmek kadar doğrudan ya da Kilise öğretisini veya kültürünü eleştiren anonim yorumlar yazmak kadar ince olabilir. Seçimlerimizde doğru hareket etmek, Kurtarıcı İsa Mesih’i takip etmeye yönelik manevi yükümlülüğün dışa vurumudur.

Başkalarına Sadık Olmak

Nasıl ki doğruluk ilk büyük emir olan Tanrı’yı sevmekten kaynaklanıyorsa, birbirimize karşı sadık olmak da ikinci emir olan komşularımızı kendimiz gibi sevmekten kaynaklanır. Doğru bir yaşam kusursuz bir yaşam anlamına gelmez; öncelikle Tanrı’ya ve bu bağlamda başkalarına karşı sadık olmak için her gün çaba gösterdiğimiz bir yaşamdır. Başkan Oaks bize şöyle hatırlatır, “İkinci emri yerine getirme konusundaki gayretimiz, birinci emri, … unutmamıza neden olmamalıdır.”

Dünya, insanlar ve kurumlar arasındaki ilişkileri düzenleyen davranış kodlarını veya etik kurallarını dayatarak doğrulukla giderek daha fazla boğuşmaktadır. İyi olmakla birlikte, bu kurallar genellikle mutlak gerçeğe dayanmaz ve kültürel kabullere göre evrimleşme eğilimindedir. Yaşlı Uchtdorf’un sorduğu soruya benzer şekilde, bazı kuruluşlar çalışanlarını, kararlarının veya karar alma süreçlerinin internette veya büyük bir gazetenin ön sayfasında yayınlanması halinde nasıl görüneceğini düşünmeleri konusunda eğitmektedir. Kilise bulanıklıktan ve karanlıktan çıkarken, biz de Daniel gibi dünyevi beklentilerin üzerine çıkmalı ve her zaman ve her yerde gerçek ve yaşayan Tanrı’nın yüzü olmalıyız.

Doğruluk içinde olduğumuzu söylemek, eylemlerimizin sözlerimizle tutarsız olması durumunda yetersiz kalacaktır. Aynı şekilde, Mesihçi nezaketi doğruluğun yerine geçmez. Bir antlaşma halkı ve O’nun Kilisesi’ndeki önderler olarak, alnı açık olmalıyız ve Rab’bin belirlediği standartlara uygun hareket etmeliyiz.

Doğrulukla hareket etmek iman ve güven oluşturur ve yalnızca Rab’bin isteğini yerine getirmeye çalıştığımız konusunda başkalarına güvence verir. Meclislerimizde dış etkilere direnir ve Rab’bin vahyettiği süreci takip ederek her bir kadın ve erkekten iç görülerini almaya çalışır ve alınan ilhamla tutarlı bir şekilde hareket ederiz.

Odak noktamız Kurtarıcı’dır ve kendi çıkarlarımıza yaradığı, ailemize fayda sağladığı veya bir başkası pahasına birinin kayrıldığı algılanabilecek eylemlerden kaçınmaya özen gösteririz. Eylemlerimizin kişisel takdir görmek, daha fazla beğeni toplamak, alıntılanmak veya yayınlanmak için insanların övgülerinden etkilenmiş olabileceği algısından kaçınmak için her türlü çabayı gösteririz.

İlahi Kimliğimize Sadık Olmak

Son olarak doğrulukla yaşamak ilahi kimliğimize karşı sadık olmamızı gerektirir.

Öyle olmayan bazı kişileri tanıyoruz. Birçok kişinin “benliğe dayanan düşüncelerine” hitap ederek onların yüreklerini saptıran Mesih-karşıtı Korihor’un özel bir önemi vardır. Ancak, hayatının son anlarında o, “ben her zaman Tanrı’nın var olduğunu biliyordum” diye itirafta bulundu. Başkan Henry B. Eyring yalan söylemenin, ilahi kimliğimiz olan “ruhlarımızın doğasına aykırı olduğunu” öğretmiştir. Korihor kendini kandırdı ve gerçek onun içinde değildi.

Buna karşılık, Peygamber Joseph Smith kendinden emin bir şekilde şunları söylemiştir, “Bunu biliyordum ve Tanrı’nın da bunu bildiğini biliyordum ve ben bunu inkar edemezdim.”

Joseph’ın kardeşi Hyrum “kalbinin [doğruluğundan] dolayı” Rab tarafından sevildi. O ve Joseph sonuna kadar sadık kalmışlardır; ilahi kimliklerine, aldıkları ışığa ve bilgiye ve olabileceklerini bildikleri kişiliğe sadık kalmışlardır.

Sonuç

Kendimizi “Tanrı’nın isteğiyle” barıştıralım ve Mesih’e benzer bir nitelik olan doğruluğu geliştirelim. Dünyanın Kurtarıcı’sı olan Örneğimiz’i izleyelim ve geri çekilmeden Tanrı’ya, birbirimize ve ilahi kimliğimize sadık bir hayat yaşayalım.

Eyüp’ün söylediği gibi, “Tanrı beni doğru teraziyle tartsın, [doğru] olduğumu görsün.” İsa Mesih’in kutsal adıyla. Amin.