İsa Hakkında Tanıklık
Benim davetim, İsa hakkında tanıklıkta cesur biri olarak yerinizi güvence altına almak için hemen şimdi harekete geçmenizdir.
1832 yılında Joseph Smith ve Sidney Rigdon, Tanrı’nın çocuklarının ebedi kaderiyle ilgili olağanüstü bir görüm gördüler. Bu vahiy üç göksel krallıktan söz ediyordu. Başkan Dallin H. Oaks geçtiğimiz ekim ayında bu “görkem krallıkları” hakkında konuşmuş ve “Kuzu’nun zaferi ve yüceliği aracılığıyla” nispeten az sayıda kişi dışında herkesin “seçimleriyle ortaya çıkan arzulara göre” eninde sonunda bu krallıklardan birinde fidye ile kurtarılacağını belirtmişti. Tanrı’nın fidye ile kurtuluş planı, yeryüzünde ne zaman ve nerede yaşamış olurlarsa olsunlar, O’nun tüm çocukları için evrensel bir fırsat oluşturur.
Üç krallığın en düşüğü olan uzaksal krallığın görkemi bile “her kavrayışı aşarken,” Babamız’ın umudu bizim bu krallıkların en yüksek ve en görkemlisi olan, “Mesih’le ortak mirasçılar” olarak sonsuz hayatın tadını çıkarabileceğimiz göksel krallığı seçmemiz ve Oğlu’nun lütfuyla bu krallığa hak kazanmamızdır. Başkan Russell M. Nelson bizi “göksel düşünmeye,” göksel krallığı ebedi hedefimiz haline getirmeye ve sonra “burada, dünyadayken [verdiğimiz] her kararın [bizi] bir sonraki dünyada nereye yerleştireceğini dikkatlice düşünmeye” teşvik etti.
Göksel krallıkta olanlar, “İsa hakkında tanıklık elde etmiş olanlar,, … yeni antlaşmanın aracısı İsa’nın vasıtasıyla mükemmelliğe erdirilmiş adil olan insanlardır.” İkinci ya da dünyasal krallığın sakinleri, “insanların hileleriyle gözleri kör edilmiş olan yeryüzünün saygıdeğer insanları” da dahil olmak üzere, özünde iyi olan insanlar olarak tanımlanırlar. Onların başlıca sınırlayıcı özellikleri, “İsa hakkında tanıklıkta cesur olmamalarıdır.” Buna karşılık, en alttaki, uzaksal krallıktakiler “ne sevindirici haberi, ne de İsa hakkında tanıklığı kabul etmiş” olanlardır.
Her krallığın sakinleri için ayırt edici özelliğin, “İsa hakkında tanıklıkla” nasıl bir ilişki içinde olduğuna dikkat edin. Bu ilişki (1) gönülden bağlılıktan (2) cesur olmamaya ve (3) düpedüz reddetmeye kadar değişir. Her insanın ebedi geleceği, bu tanıklığa olan tepkisine bağlıdır.
I.
İsa hakkında tanıklık nedir?
Bu, O’nun Tanrı’nın ilahi Oğlu, Mesih ve Fidye ile Kurtaran olduğuna dair Kutsal Ruh’un tanıklığıdır. Yuhanna’nın tanıklığına göre İsa başlangıçta Tanrı’yla birlikteydi, öyle ki göğün ve yerin Yaratıcısı O’dur ve “sevindirici haber O’ndaydı ve sevindirici haber yaşamdı ve yaşam insanların ışığıydı.” Bu, “Havarilerin ve Peygamberlerin, … O’nun öldüğüne, gömüldüğüne, üçüncü gün dirildiğine ve göğe yükseldiğine dair tanıklığıdır.” Bu, “kurtuluşu getirecek başka hiçbir adın [verilmediği]” bilgisidir. Bu, Peygamber Joseph Smith tarafından verilen, “bütün tanıklıkların sonuncusu olan tanıklıktır: Öyle ki O yaşıyor! … Baba’nın Biricik Doğmuş Çocuğu … öyle ki O’nun tarafından ve O’nun aracılığıyla ve O’ndan dünyalar yaratılır ve yaratılmıştır ve oralarda yaşayanlar Tanrı’nın oğulları ve kızları olarak doğarlar.”
II.
Bu tanıklığın haricinde, bir de şu soru var: Bu konuda ne yapıyoruz?
Göksel krallığın mirasçıları vaftiz olarak, Kutsal Ruh’u alarak ve imanla galip gelerek İsa hakkında tanıklığı tam anlamıyla “kabul ederler.” İsa Mesih’in sevindirici haberinin ilkeleri ve gerçekleri onların önceliklerini ve seçimlerini yönetir. İsa hakkında tanıklık, onların ne oldukları ve neye dönüştükleri konusunda açıkça görülür. Onların amacı ilahi sevgidir, yani “Mesih’in saf sevgisidir.” Odak noktaları, “Mesih doluluğundaki olgunluk düzeyini” yakalamaktır.
Dünyasal krallıkta bulunacak olanların en azından bir kısmı, İsa hakkında tanıklığı kabul eder, fakat bu konuda yapmadıkları şeylerle tanınırlar. Kurtarıcı hakkında tanıklıkta cesur olmamak, örneğin Mormon Kitabı’nda “Tanrı’ya … gösterdikleri ilgileriyle [tanınan]” Ammon halkının aksine “ılık” olmak, bir dereceye kadar ilgisizlik ya da kayıtsızlık anlamına gelir.
Uzaksal krallığın sakinleri, İsa hakkında tanıklık ile birlikte, O’nun sevindirici haberini, antlaşmalarını ve peygamberlerini reddedenlerdir. Abinadi tarafından şöyle tanımlanırlar, “kendi bedensel istekleri ve arzuları doğrultusunda giderek, merhametin kolları kendilerine açılmışken Rab’bi hiç çağırmadılar; çünkü merhametin kolları onlara doğru açılmıştı, ama onlar bunu istemediler.”
III.
İsa hakkında tanıklıkta cesur olmak ne anlama gelir?
Bu soruyu cevaplarken göz önünde bulundurulabilecek pek çok olasılık vardır. Birkaç tanesinden bahsedeceğim. İsa hakkında tanıklıkta cesur olmak, şüphesiz bu tanıklığı beslemeyi ve güçlendirmeyi de içerir. Gerçek öğrenciler, dua etmek, kutsal yazıları çalışmak, Şabat’ı kutlamak ve Rab’bin sofrasından yiyip içmek, tövbe etmek, koruyup kollamak ve Rab’bin evinde ibadet etmek gibi İsa hakkında tanıklıklarını destekleyen ve güçlendiren küçük gibi görünen şeyleri ihmal etmezler. Başkan Nelson bize şöyle hatırlatıyor: “Her gün ‘Tanrı’nın iyi sözüyle’ [Moroni 6:4] beslenmeyen bir tanıklık, korkunç bir hızla parçalanabilir. Bu nedenle, … Rab’be ibadet etmek ve O’nun sevindirici haberini çalışmak gibi günlük tecrübelere ihtiyacımız vardır.” Sonra şöyle ekledi, “Tanrı’nın hayatınızda galip gelmesine izin vermeniz için size yalvarıyorum. O’na zamanınızdan adil bir pay verin. Bunu yaparken, pozitif ruhsal ivmenize ne olduğuna dikkat edin.”
Cesur olmak, aynı zamanda kişinin şahitliği konusunda açık ve aleni olmasını da gerektirir. Vaftizde, “her zaman ve her şeyde ve [olabileceğimiz] her yerde, hatta ölünceye kadar Tanrı’nın tanıkları olarak durmaya” hevesli olduğumuzu teyit ederiz. Özellikle bu Diriliş Bayramı [Paskalya] döneminde, dirilmiş, yaşayan Mesih hakkındaki tanıklığımızı sevinçle, herkesin önünde ve samimi bir şekilde ilan ediyoruz.
İsa hakkında tanıklıkta cesur olmanın bir başka yönü de O’nun elçilerine kulak vermektir. Tanrı bizi daha iyi olan yola, antlaşma yoluna zorlamaz, fakat seçimlerimizin sonuçlarının tamamen farkında olmamız için peygamberlerine talimat verir. Ve bu konuda uyarılanlar sadece O’nun Kilisesi’nin üyeleri değildir. Tanrı, peygamberleri ve havarileri aracılığıyla, insanları özgür kılacak, gereksiz acılardan kurtaracak ve onlara kalıcı sevinç getirecek gerçeğe kulak vermeleri için tüm dünyaya sevgiyle yalvarır.
İsa hakkında tanıklıkta cesur olmak, başkalarını, özellikle de kendi ailemizden olanları, sözle ve örnekle aynı şekilde cesur olmaya teşvik etmek anlamına gelir. Yaşlı Neal A. Maxwell bir keresinde “Öğrenciliklerini derinleştirmek yerine bunu üstünkörü yapan ve ‘hevesle yapmak’ yerine gelişigüzel meşgul olan [Kilise’nin] özünde ‘saygıdeğer’ olan üyelerine” hitap etti [Öğreti ve Antlaşmalar 76:75; 58:27]. Herkesin seçim yapmakta özgür olduğuna dikkat çeken Yaşlı Maxwell şöyle yakındı “Ancak ne yazık ki, bazıları rehaveti seçtiğinde, sadece kendileri için değil, bir sonraki kuşak ve gelecekteki kuşaklar için de seçim yapmış olurlar. Ebeveynlerin yaptığı küçük kaçamaklar, çocuklarında büyük sapmalara yol açabilir! Bir ailenin önceki kuşakları adanmışlığı yansıtırken, şimdiki kuşaktan bazıları kaçamaklı davranabilir. Ne yazık ki, bir sonraki aşamada ahlaki erozyonun zararları ortaya çıktıkça, bazı insanlar aykırı görüşten olmayı tercih edebilir.”
Yıllar önce, Yaşlı John H. Groberg, 1900’lerin başında Hawaii’de küçük bir dalda yaşayan genç bir ailenin hikayesini anlattı. Yaklaşık iki yıldır Kilise’nin üyesi olan bu ailenin kızlarından biri, teşhis edilemeyen bir hastalığa yakalanmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Ertesi pazar kilisede, baba ve oğlu çoğu hafta yaptıkları gibi Rab’bin sofrasını hazırladılar, fakat genç baba ekmeği kutsamak için diz çöktüğünde, Rab’bin sofrası masasında kimin olduğunu aniden fark eden dal başkanı ayağa fırladı ve bağırdı, “Durun. Rab’bin sofrasına dokunamazsınız. Kızınızın bilinmeyen bir hastalığı var. Başkası Rab’bin sofrası için yeni bir ekmeğini hazırlarken hemen buradan ayrılın. Sizi burada istemiyoruz. Gidin.” Şaşkına dönen baba, arayış içinde önce dal başkanına, sonra da topluluğa baktı ve herkesten derin bir endişe ve utanç hissederek ailesine işaret etti,onlar da sessizce kiliseden sırayla dışarı çıktılar.
Aile, üzgün bir şekilde yol boyunca küçük evlerine doğru yürürken tek bir kelime bile söylenmedi. Orada daire şeklinde oturdular ve baba, “Ben konuşmaya hazır olana kadar lütfen sessiz olun” dedi. Küçük oğul, yaşadıkları utancın intikamını almak için ne yapacaklarını merak ediyordu: Dal başkanının domuzlarını mı öldürecekler, evini mi yakacaklar, yoksa başka bir kiliseye mi katılacaklardı? Beş, on, on beş, yirmi beş dakika sessizlik içinde geçti.
Babanın sıktığı yumrukları gevşemeye başladı ve gözyaşları dökülmeye başladı. Anne ağlamaya başladı ve çok geçmeden çocukların her biri sessizce ağlamaya başladı. Baba karısına dönerek “Seni seviyorum” dedi ve ardından bu sözleri çocuklarının her birine tekrarladı. “Hepinizi seviyorum ve sonsuza kadar bir aile olarak, birlikte olmamızı istiyorum. Ve bunun olabilmesinin tek yolu, hepimizin İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin iyi birer üyesi olmamız ve tapınakta kutsal rahiplik tarafından mühürlenmemizdir. Burası dal başkanının kilisesi değil. Burası İsa Mesih’in Kilisesi’dir. Hiçbir insanın, hiçbir incinmenin, hiçbir utancın ya da gururun bizi sonsuza dek birlikte olmaktan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Önümüzdeki pazar kiliseye tekrar gideceğiz. Kızımızın hastalığı belli olana kadar kendi başımıza kalacağız ama sonra geri döneceğiz.”
Geri döndüler, kızları iyileşti ve inşaatı tamamlandığında aile Laie Hawaii Tapınağı’nda mühürlendi. Bugün, 100’den fazla kişi babalarını, dedelerini ve büyük dedelerini gözlerini sonsuzluğa diktiği için kutsal bir insan olarak anmaktadır.
Bahsetmek istediğim İsa hakkında tanıklıkta cesur olmanın son bir yönü, kişisel kutsallık konusunda bireysel arayışımızdır. İsa bizim esas Fidye ile Kurtaran’ınımızdır ve şöyle yalvarır, “Ey dünyanın dört bir yanında olanlar, hepiniz tövbe ederek bana gelin ve adımla vaftiz olun ki Kutsal Ruh’u alarak kutsallaşın; böylece son günde önümde lekesiz bir şekilde durasınız.”
Mormon peygamber, “birçok sıkıntılara katlanmalarına” rağmen, bu şekilde sabreden bir grup Aziz’den bahseder:
“Buna rağmen onlar, ruhları sevinç ve teselli ile doluncaya kadar, evet, yürekleri paklanıp kutsallaşıncaya kadar sık sık oruç tutup dua ettiler ve alçakgönüllülükte giderek kuvvetlendiler ve Mesih’e olan inançları giderek sağlamlaştı; bu kutsallık yüreklerini Tanrı’ya verdikleri için olur.” Aradığımız şey, yüreklerimizi Tanrı’ya teslim etmenin ve Kurtarıcı’nın lütfuyla ruhsal olarak yeniden doğmanın getirdiği bu güçlü yürek değişikliğidir.
Benim davetim, İsa hakkında tanıklıkta cesur biri olarak yerinizi güvence altına almak için hemen şimdi harekete geçmenizdir. Tövbeye ihtiyaç duyulabileceğinden, “tövbe gününüzü … geciktirmeyin,” yoksa “düşünmediğiniz bir saatte, yaz geçmiş, hasat zamanı bitmiş ve canlarınız kurtulmamış olacaktır.” Tanrı’yla yaptığınız antlaşmaları yerine getirme konusunda gayretli olun. “Sözün sıkılığı yüzünden … gücenmeyin.” “[Mesih’in adını] her zaman yüreklerinizde yazılı tutup [hatırlayın]; … böylece çağrılacağınız sesi ve aynı zamanda O’nun sizi çağıracağı adı duyup [tanıyabilirsiniz].” Ve son olarak, “[İsa’nın] size öğreteceği ve emredeceği her şeyi yapacağınızı yüreklerinize koyun.”
Babamız, bütün çocuklarının O’nun göksel krallığında Kendisiyle birlikte sonsuz hayatın mutluluğunu yaşamasını ister. İsa bunu mümkün kılmak için acı çekti, öldü ve dirildi. O, “Baba’dan insançocuklarının üzerindeki merhamet hakkını istemek için göğe çıkıp Tanrı’nın sağına oturdu.” Hepimizin Rab İsa Mesih’in coşkulu tanıklığıyla kutsanabilmemiz, bu tanıklıkla sevinip cesur olabilmemiz ve O’nun lütfunun meyvelerini hayatlarımızda sürekli olarak tadabilmemiz için dua ediyorum. İsa Mesih’in adıyla, amin.