Genel Konferans
Ey Evlat Hakkı Olan Asil Gençler
Ekim 2024 genel konferansı


12:32

Ey Evlat Hakkı Olan Asil Gençler

Tanrı, tüm çocuklarını güvenli bir şekilde Kendisi’ne getirme işine yardımcı olmanız için siz antlaşma çocuklarına güvenmektedir.

Yaşlı Stevenson, bu asla unutulmayacak bir konferans.

Ailemiz, Çocukların Tanrı’ya Mektupları adlı küçük bir kitabı her zaman sevmiştir. İşte birkaç örnek:

“Sevgili Tanrım, insanların ölmesine izin verip yenilerini yaratmak zorunda kalmak yerine, neden şu anda sahip olduklarını elinde tutmuyorsun?”

“Nasıl oluyor da senin sadece on kuralın varken bizim okulumuzda milyonlarca kural var?”

“Eğer bademciklerimiz alınacaksa, onları oraya neden koydun?”

Bugün bütün bu sorulara cevap verecek zamanımız yok ama gençlerden sık sık duyduğum bir başka soruya değinmek istiyorum. Moğolistan-Ulan Batur’dan, Idaho-Thomas’a kadar her yerde sorulan soru aynı: “Neden? Neden Son Zaman Azizleri diğer insanlardan bu kadar farklı yaşamak zorunda?”

Farklı olmanın zor olduğunu biliyorum, özellikle de gençseniz ve diğer insanların sizi sevmesini çok istiyorsanız. Herkes uyum sağlamak ister ve bu istek, sosyal medya ve siber zorbalıkla dolu günümüzün dijital dünyasında sağlıksız boyutlara ulaşmaktadır.

Peki, tüm bu baskıya rağmen, Son Zaman Azizleri neden bu kadar farklı yaşıyor? Pek çok iyi cevap var: Çünkü siz Tanrı’nın bir çocuğusunuz. Çünkü siz son günler için saklandınız. Çünkü siz İsa Mesih’in bir öğrencisisiniz.

Fakat bu cevaplar sizi her zaman diğerlerinden farklı kılmaz. Herkes Tanrı’nın bir çocuğudur. Şu anda yeryüzünde bulunan herkes, bu son zamanlarda buraya gönderildi. Fakat, herkes Bilgelik Sözü’ne ya da iffet yasasına göre sizin çabaladığınız şekilde yaşamıyor. Mesih’in, bu Kilise’ye üye olmayan pek çok yiğit öğrencisi vardır. Fakat, onlar sizin yaptığınız gibi görev hizmetinde bulunmuyor ve ataları adına Rab’bin evlerinde kutsal törenler gerçekleştirmiyorlar. Daha fazla cevap olmalı ve var da.

Bugün hayatımda anlamlı olan başka bir nedene odaklanmak istiyorum. 1988 yılında Russell M. Nelson adında genç bir Havari Brigham Young Üniversitesi’nde “Antlaşmalar için Teşekkürler” adlı bir konuşma yaptı. O dönemde Yaşlı Nelson, Tanrı ile antlaşmalar yapmak ve bunlara sadık kalmak için manevi irademizi kullandığımızda, Tanrı’nın her düzenleme döneminde atalarımızla yaptığı sonsuz antlaşmanın mirasçıları olduğumuzu açıkladı. Başka bir deyişle, “antlaşmanın çocukları” oluruz. Bu bizi diğerlerinden ayırır. Bu da bize atalarımızın sahip olduğu, evlat hakkı da dahil olmak üzere, aynı nimetlere kavuşmamızı sağlar.

Evlat hakkı! Bu terimi duymuş olabilirsiniz. Hatta bu konuda ilahiler bile söylüyoruz: “Ey evlat hakkı olan asil gençler, devam edin, devam edin, devam edin!” Bu etkileyici bir terim. Peki bunun anlamı nedir?

Eski Antlaşma zamanında bir baba ölürse, ilk oğulluk hakkı olan oğlu annesinin ve kız kardeşlerinin bakımından sorumluydu. Erkek kardeşleri miraslarını alır ve kendilerine dünyada bir yol çizmek için ayrılırlardı, ama ilk oğulluk hakkı olan oğul hiçbir yere gitmezdi. Evlenir ve kendi ailesi olurdu, fakat ömrünün sonuna kadar babasının mülkünün işlerini yönetmek için kalırdı. Bu ek sorumluluk nedeniyle kendisine mirastan ek bir pay verilirdi. Başkalarına liderlik etmek ve onlarla ilgilenmek çok fazla şey mi istemekti? Kendisine verilen ek mirası düşündüğünüzde, hayır.

Bugün, dünyevi ailelerdeki doğum sıranızdan ya da Eski Antlaşma’daki cinsiyet rollerinden bahsetmiyoruz. Mesih’le ve Cennetteki Babanız’la girmeyi seçtiğiniz antlaşma ilişkisinden dolayı Mesih’le birlikte ortak mirasçı olarak aldığınız mirastan bahsediyoruz. Tanrı’nın, diğer çocuklarına daha iyi önderlik edebilmeniz ve hizmet edebilmeniz için onlardan farklı yaşamanızı beklemesi çok mu fazla? Size verilen hem dünyevi hem de ruhsal nimetleri düşündüğünüzde, hayır.

İlk evlat olma hakkınız, sizin diğerlerinden daha iyi olduğunuz anlamına mı geliyor? Hayır, fakat bu, başkalarının daha iyi olmasına yardımcı olmanızın beklendiği anlamına gelir. İlk evlat olma hakkınız, seçilmiş olduğunuz anlamına mı gelir? Evet, fakat başkalarına hükmetmek için değil, onlara hizmet etmek için seçildiniz. İlk evlat olma hakkınız, Tanrı’nın sevgisinin kanıtı mı? Evet, ama daha da önemlisi, bu O’nun güveninin kanıtıdır.

Sevilmek başka bir şeydir, güvenilmek ise tamamen başka bir şeydir. Gençleri Güçlendirmek İçin kılavuzunda şöyle okuruz: “Cennetteki Babanız size güveniyor. Sevindirici haberin bütünlüğü, sizi O’na bağlayan ve O’nun gücünü hayatınıza getiren kutsal törenler ve antlaşmalar da dahil olmak üzere size büyük nimetler verdi. Bu nimetler beraberinde ek sorumluluk da getirir. Tanrı, dünyada bir fark yaratabileceğinizi biliyor ve bu da çoğu durumda dünyadan farklı olmayı gerektirir.”

Ölümlü hayattaki tecrübemiz, Tanrı’nın tüm çocuklarını bir kıyıdan diğerine yolculuk etmeleri için gönderdiği bir yolcu gemisine benzetilebilir. Yolculuk öğrenmek, büyümek, mutlu olmak ve ilerlemek için fırsatlarla doludur, fakat aynı zamanda tehlikelerle de doludur. Tanrı bütün çocuklarını sever ve onların refahıyla ilgilenir. Çocuklarından hiçbirini kaybetmek istemez, bu yüzden O’nun mürettebatının bir üyesi olmaya istekli olanları, yani sizleri davet eder. Antlaşmalar yapma ve bu antlaşmaları yerine getirme seçiminiz nedeniyle, O size güvenini sunar. Yapmanız için size güvendiği önemli işler nedeniyle sizin farklı, özel ve ayrı olacağınıza güvenir.

Şunu bir düşünün! Tanrı, tüm çocuklarını güvenli bir şekilde Kendisine getirme işine yardım etmeniz için size, yani antlaşmanın çocuklarına, yani mürettebatına güveniyor. Başkan Brigham Young’ın bir keresinde “Cennetteki tüm melekler bu bir avuç insana bakıyor” demesine şaşmamalı.

Dünya denen bu yolcu gemisinde etrafınıza baktığınızda, diğer insanların şezlonglarda oturup içki içtiklerini, kumarhanelerde kumar oynadıklarını, çok açık kıyafetler giydiklerini, cep telefonlarında durmadan gezindiklerini ve elektronik oyunlar oynayarak çok fazla zaman harcadıklarını görebilirsiniz. Fakat “Ben neden böyle yapamıyorum?,” diye düşünmek yerine, sıradan bir yolcu olmadığınızı hatırlayabilirsiniz. Siz mürettebatın bir üyesisiniz. Yolcuların sahip olmadığı sorumluluklara sahipsiniz. Kızkardeş Ardeth Kapp’ın bir keresinde söylediği gibi, “Eğer sahildeki diğer yüzücülere benziyorsanız cankurtaran olamazsınız.”

Ve tüm bu ekstra yükümlülüklerden dolayı cesaretiniz kırılmadan önce, mürettebat üyelerinin diğer yolcuların almadığı bir şey aldığını, ödül aldığını lütfen unutmayın. Yaşlı Neil L. Andersen, “Doğru kişiler için ödül olarak verilen ruhsal bir güç vardır,” buna “daha fazla güvence, daha fazla onay ve daha fazla güven” dahildir dedi. Eski zamanlardaki İbrahim gibi, daha büyük mutluluk ve huzur, daha büyük doğruluk ve daha büyük bilgi elde edersiniz. Ödülünüz sadece cennette bir köşk ve altınla döşenmiş caddeler değildir. Cennetteki Baba’nın sahip olduğu her şeyi size vermesi çok kolay olurdu. O’nun arzusu, O’nun olduğu her şey olmanıza yardım etmektir. Bu nedenle, taahhütleriniz sizden daha fazlasını talep eder, çünkü Tanrı bu şekilde sizi daha da geliştirir.

“Bu, herkesten istenmesi zor bir şeydir, ama siz sıradan biri değilsiniz!” Siz, asil evlat hakkı olan asil gençlersiniz. Tanrı ve İsa Mesih ile olan antlaşma ilişkiniz bir sevgi ve güven ilişkisidir, bu sayede Onlar’ın lütfuna, Onlar’ın ilahi yardımına, ilahi güç armağanına ve etkinleştirici kudretine daha büyük ölçüde erişebilirsiniz. Bu güç sadece bir hüsnükuruntu, uğurlu bir tılsım ya da kendi kendine gerçekleşen bir peygamberlik değildir. Bu güç gerçektir.

Evlat hakkı sorumluluklarınızı yerine getirirken asla yalnız değilsiniz. Bağın sahibi sizinle birlikte çalışıyor. İsa Mesih ile el ele çalışıyorsunuz. Her yeni antlaşmayla -ve O’nunla olan ilişkiniz derinleştikçe- birbirinize sıkıca kenetlenene kadar birbirinize gittikçe daha sıkı sarılırsınız. O’nun lütfunun bu kutsal sembolünde, Kurtarıcı’nın yaşadığı gibi, yani dünyadan farklı olarak yaşamak için hem arzu hem de güç bulacaksınız. Bunu başaracaksınız çünkü İsa Mesih sizi destekliyor!

2. Nefi 2:6’da şöyle okuruz, “Bu nedenle, fidye ile kurtuluş Kutsal Mesih’in sayesinde ve O’nun aracılığıyla gelir; çünkü O lütuf ve gerçek doludur.” O gerçekle dolu olduğu için, sizi gerçekte olduğunuz gibi, kusurlarınız, zayıflıklarınız, pişmanlıklarınız ve her şeyinizle görür. O lütufla dolu olduğu için, sizi gerçekten olabileceğiniz gibi görür. O, sizi bulunduğunuz yerde karşılar ve tövbe etmenize, gelişmenize, üstesinden gelmenize ve gelişmenize yardımcı olur.

“Ey evlat hakkı olan asil gençler, devam edin, devam edin, devam edin!” Bugün, 20 yıl sonra ve sonsuza dek sevileceğinize ve size güveniliceğine tanıklık ederim. Evlat hakkınızı bir kase çorba için satmayın. Her şeyi bir hiç uğruna takas etmeyin. Dünyayı değiştirmek için doğmuşken, dünyanın sizi değiştirmesine izin vermeyin. İsa Mesih’in adıyla, amin.